Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/8341 E. 2019/6828 K. 28.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8341
KARAR NO : 2019/6828
KARAR TARİHİ : 28.03.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; 2004 yılının Ekim ayında davalıya ait …’daki sağlık ünitesi iş yerinde psikiyatri alanında doktor olarak çalışmaya başladığını, uzunca bir süre herhangi bir sorun yaşamadan çalıştığını ancak iş yerinde başhekim değişikliği yaşandıktan sonra bir takım sorunlar yaşanmaya başlandığını, özellikle maaşlarında yapılan bir takım haksız kesintilerin olduğunu, 2014 yılında ise babasının beyin tümörü tanısı nedeni ile çok ciddi zor bir süreçten geçtiğini, böyle bir süreçte hakkında disiplin soruşturması açıldığını, açılan soruşturmaya cevap verdiğini ancak hemen sonrasında iş akdine haklı bir neden olmadan son verildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile iki aylık maaş tutarında haksız fesih tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacı …’in 18/10/2004 tarihinde taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesi ile müvekkili Vakfa ait … Sağlık Ünitesi’nde psikiyatri doktoru olarak günde 3 saat yarı zamanlı olarak göreve başladığını, 2006 yılında sözleşmesinin revize edildiğini, davacının iş yeri kurallarına uygun tavırlar göstermediğini, mesai saatleri arasında kişisel bakımına zaman ayırdığını, defalarca sözlü olarak uyarıldığını buna rağmen devam eden davranışları üzerine 24/12/2007 tarihinde Doç. Dr. … tarafından uyarı yazısı gönderildiğini, uyarılara rağmen mesai saatlerine zamanında gelmemesi, hastaları bekletmesi ve bu konuda şikayetler alınması üzerine 20/05/2010 tarihinde 09:00-12:00 arası olan mesai saatlerinin 10:00-13:00 olarak değiştirilmesinin teklif edildiğini bu değişikliği kabul etmediğini ve işe geç gelmeye devam ettiğini bu arada babasının rahatsızlığının bulunduğunu, müvekkili Kurum tarafından “görevine geç gelmeyi, görevinin başından izinsiz ayrılmayı veya çalışma saatleri içinde başka işlerle uğraşma gibi halleri tekrarlamanın.. uyarma cezasını gerektiren haller ” olduğunu bu nedenle disiplin kurulu tarafından 21/05/2010 tarihli kararı ile davacı hakkında uyarı cezası verildiğini, mesai saatlerine uyması gerektiğini aksi takdirde maaşından kesinti yapılacağının bildirildiğini bu hareketlerini tekrarladığını ayrıca amirlerine karşı itaatsizlik ve hastalara karşı olan duyarsız tutum ve davranış kurallarına aykırı davrandığının tespit edilmesi nedeni ile hakkında ağır kınama cezası verildiğini, davacının işi gereği insanlara yardım etmesi gerekirken hastalara karşı ilgili olmadığını, davacının tutum ve davranışları yüzünden hastaların kendilerini daha kötü hissettiklerini ve davacının randevularına gecikmesi gibi bazı nedenlerle davacı hakkında şikayet dilekçelerinin Başhekimliğe sunulduğunu ayrıca kılık kıyafet yönetmeliğinin kurallarına uymayıp işe eşofmanla gelip gittiğini bu tür davranışlarından dolayı daha önce 2010 yılında uyarı cezası, 2012 yılında ağır kınama cezası alan davacı hakkında disiplin soruşurması başlatıldığını bu nedenlerle görevden çıkarma cezası ile 18/06/2014 tarihinde iş akdine haklı nedenlerle son verildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, 02/06/2014 tarihine kadar çalışma sürecinde davacı ile davalı arasında iş sözleşmesinin gereği gibi yerine getirilmemesi gerekçesi ile yaşanan disiplin sürecinde davacıya iki kez disiplin cezası verildiği, hastalardan değişik nedenlerle şikayet dilekçeleri geldiği ve davacının çalışma saatlerini ayarlamak için çeşitli düzenlemeler yapıldığı; 02/06/2014 tarihinde meydana gelen olayda ise yapılan CD çözümlemesi ve Mahkemece CD kayıtlarının izlenmesi sonrasında davacının, elindeki yazı ile amirinin odasına girdiği içerideki görüşmelerden sonra amirine karşı Mahkemede oluşan kanaate göre saygı sınırlarını aşan bir şekilde el hareketleri yaparak tartışmaya son verdiği, konuşma tarzı ve hareketlerden davacının amirine karşı hak arama özgürlüğü sınırlarını aşar biçimde davrandığı, davacı tarafından amiri için yazılan 16/06/2014 tarihli dilekçede iş yeri başhekimi olan kişinin o göreve getirilmesi ile ilgili yönetim kurulu üyelerine yakınlığının gösterilmesi, amiri olan başhekimin, yönetim kurulu üyelerine bir telefon ile tüm istediklerini yaptırıyor olduğu, kendisine engel ya da rakip olacağı tüm kişileri işten çıkarma ya da pasifize etme gibi davranışlar içinde olduğu, gece hayatı içinde olduğu, aşırı alkol aldığı, alkollü işe gelip hasta muayene ettiği, eşi ile sorun yaşayıp psikolojik tedavi gördüğü, az sayıda hasta baktığı, tıp doktoru olmayıp diş hekimi olmasından dolayı tıp bilgisine sahip olmadığından kliniğin işleyişini aksattığı, diş hekimliği üzerine doktora yapıp unvan önüne “Dr.” yazılması ile doktor olunamadığı gibi eleştiri boyutunu aşan ifadeler kullandığı bu nedenler ile iş akdine haklı olarak son verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2- Taraflar arasında davacının iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatı gerektirecek şekilde son bulup bulmadığı uyuşmazlık konusudur.
Mahkemece, iş akdine haklı nedenle son verildiği kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatları hüküm altına alınmış ise de; varılan sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir.
Somut uyuşmazlıkta, iş akdine 18.6.2014 tarihli fesih bildirimi ile üstlerine haysiyet kırıcı davranışlarda bulunmak, hakaret etmek disiplin suçunu işlemesi ve daha önce de ağır kınama cezası ile cezalandırılması nedeniyle 4857 Sayılı Kanun’un 25/II-b maddesi gerekçe gösterilerek son verilmiş olup, fesih bildirimi davacıya 19.06.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Öncelikle, davacı mesai saatlerine uymadığı gerekçesiyle 21.5.2010 tarihinde uyarı ve 21.3.2012 tarihinde ağır kınama cezaları almış ise de; aynı eylem nedeniyle iki kez ceza verilmesi mümkün bulunmadığından bu eylemlerin feshe konu edilmesi mümkün değildir.
2.6.2014 tarihinde gerçekleşen işçi eyleminin haklı fesih nedeni olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği irdelenerek sonuca varılmalıdır.
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25/II-b maddesinde, İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması haklı fesih nedeni olarak kabul edilmiştir.
Davacının amiri tarafından 2.6.2014 tarihinde gerçekleşen olay nedeniyle tutulan tutanakta davacının hakaret ve beddua ettiğinden bahsedilmiş ancak tutanak somutlaştırılmamış, davacının hangi cümleleri sarf ettiği açıkça yazılmamıştır. İşveren tarafından sunulan olay gününe ait kamera kayıtlarının ses içermediği, sadece davacıya ait görüntülerin bulunduğu, kaydın izlenmesinde davacı ile amiri arasında bir tartışma yaşandığı anlaşılmakla birlikte sözü edilen kaydın davacının amirinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfettiğini veya davranışlarda bulunduğunu ispata yarar delil mahiyetinde kabul edilemeyeceği, dosya içerisinde bu hususu ispata yarar tanık beyanı yada başka herhangi bir delilin de bulunmadığı görülmektedir. Öte yandan; Mahkeme gerekçesinde davacının 16.6.2014 tarihinde hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle savunmasını verdikten sonra aynı tarihte yazmış olduğu amiri şikayet mahiyetindeki dilekçesinde eleştiri mahiyetini aşan ifadeler kullanması nedeniyle haklı fesih nedeni oluştuğu kabul edilmiş ise de; dosya içeriğinden davacı hakkında yürütülen soruşturmanın ve davacıdan istenilen savunmanın 2.6.2014 tarihinde yaşanan olay nedeniyle olduğu; davacı hakkında amiri şikayet dilekçesindeki isnadlar nedeniyle ise yapılan bir şikayet, açılan bir ceza davası ve nihayetinde iftira suçunu işlediğine dair bir mahkumiyet kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgeler, tanık ifadeleri ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalıya ait işyerinde on yıla yakın kıdemi bulunduğu anlaşılan davacının feshe konu eyleminin olsa olsa geçerli fesih nedeni kabul edilebileceği ve feshin haklı nedenle olduğunu ispatla yükümlü bulunan işveren tarafından bu hususun yöntemince ispatlanamadığı sonucuna varıldığından davacının kıdem ve ihbar tazminatı isteminin kabulü yerine reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davacıya iadesine, 28.3.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.