Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/6530 E. 2019/13987 K. 25.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6530
KARAR NO : 2019/13987
KARAR TARİHİ : 25.06.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davacı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25/06/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat … geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin, kıdem tazminatı, yıllık izin, eksik ödenen ücret ve ilave tediye alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının kıdem tazminatı alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık vardır.
Somut olayda, davacı işçi, noterlik vasıtasıyla keşide ettiği 06/09/2013 tarihli fesih bildiriminde, ücretlerinin eksik ödendiği, çalışma karşılığı olmayan hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmediği gerekçelerine dayanarak iş sözleşmesini feshetmiştir.
Mahkemece, davacının Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olarak atamasının yapılması sebebiyle iş sözleşmesini haklı bir sebep olmadan feshettiği gerekçesiyle kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan gelen kayıtlardan, davacının 09/09/2013 tarihinde öğretmen olarak atamasının yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı işçi, haklı fesih sebeplerinin bulunduğunu iddia etmekte olup, detaylı açıklama yaparak iş sözleşmesini yazılı fesih bildirimi ile feshetmiştir. Bu yön nazara alındığında, fesih için haklı sebepleri bulunduğunu iddia eden bir işçinin, muhtemel fesih tarihinden sonraki işsizlik sürecini ve geçim koşullarını nazara alarak, fesihten önce başka bir işe başvurmuş olması ve yeni işe kabul edileceğinin kesinleşmesinden sonra, iş sözleşmesini feshetmesi, kötüniyetli fesih olarak değerlendirilemez. Bu halde, yazılı fesih bildiriminde ileri sürülen sebepler nazara alınarak, feshin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve dolayısıyla davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığının değerlendirilmesi gereklidir. Dosya kapsamına göre, her ne kadar hesaplanan miktara yönelik olarak aşağıdaki bentte bozma sebebi mevcut ise de, davacının çalışma karşılığı olmayan hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günü ücretlerinin ödenmediği sabittir. Bu halde, işçi feshi haklı sebebe dayanmakta olup, kıdem tazminatına hak kazandığının kabul edilmesi gerekirken, anılan talebin reddine karar verilmesi hatalıdır.
3-Ücret miktarı ve buna bağlı olarak yapılan hesaplamalar noktasında da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacının aylık maktu ücretle değil, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 176. maddesine göre, ders saati ücreti ile çalıştığı anlaşılmaktadır.
Dairemizce, usta öğreticiler bakımından uygulanan kriterlere göre; öncelikle davacının bir ayda çalıştığı toplam ders saati süresi, o ayda fiilen çalıştığı toplam gün sayısına bölünerek, günlük ortalama çalışma saat süresi bulunmalıdır. Bulunan günlük ortalama çalışma saat süresinin, ders saati ücreti ile çarpılması neticesinde ulaşılan miktar nazara alınarak, çalışma karşılığı olmayan hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günleri ücretleri hesaplanmalıdır. Bu hesaplama, her ay için ayrı ayrı yapılmalıdır. Örnek vererek açıklamak gerekirse; ilgili ayda, toplam yüzkırk ders saati fiilen çalışan bir usta öğreticinin, o ay için aylık fiilen çalıştığı gün sayısının yirmi gün olduğu ve ders saati ücretinin ise 10,00 TL olduğu kabul edilirse; bu ayda çalışılan toplam ders saatinin (140 saat), fiilen çalıştığı toplam gün sayısına (20 gün) bölünmesi neticesinde, günlük ortalama çalışma saat süresinin yedi saat olduğu sonucuna ulaşılacaktır. Söz konusu günlük ortalama çalışma saat süresinin (7 saat), ders saati ücreti (10,00 TL) ile çarpımı neticesinde ulaşılan, 70,00 TL miktarı, çalışma karşılığı olmayan bir günlük hafta tatili veya ulusal bayram ve genel tatili ücretidir.
Taraflar arasında, akti tatile ilişkin bir anlaşma olmadığından, usta öğretici olan davacının, 4857 sayılı Kanun hükümlerine göre, çalışma karşılığı olmadan ücreti ödenmesi gerekli hafta tatili gününün, haftada sadece bir gün olduğu kabul edilmelidir.
Aylık ücret miktarının belirlenmesine gelince; usta öğreticiye ilgili ay için, o ayda fiilen çalıştığı ders saati ile ders saat ücretinin çarpımı neticesinde bulunacak tutara, o ayda çalışma karşılığı olmayan hafta tatili günleri için hesaplanan ücret tutarı eklenmeli ve ulaşılan sonuç aylık ücret miktarı olarak esas alınmalıdır. Örneğin, ilgili ayda, toplam yüzkırk ders saati fiilen çalışan ve ders saati ücreti 10,00 TL olan bir usta öğreticinin, fiili çalışması karşılığı hak kazandığı tutar, 140 X 10,00 TL =1.400,00 TL’dir. Yukarıdaki paragraftaki hesaplamaya göre, çalışma karşılığı olmayan hafta tatili gününün ücretinin 70,00 TL olduğu ve ilgili ay için çalışma karşılığı olmadan toplam dört günlük hafta tatili ücretinin bulunduğu kabul edilirse, bu ay için ödenmesi gerekecek toplam çalışma karşılığı olmayan hafta tatili günü ücreti 70,00 TL X 4 = 280,00 TL olacaktır. 1.400,00 TL ile 280,00 TL’nin toplamı neticesinde ulaşılan 1.680,00 TL miktarı, aylık ücret miktarı olarak tespit edilmelidir.
Diğer taraftan, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti gibi feshe bağlı hakların son ücret üzerinden hesaplanması gerektiği kuraldır. Ancak, eldeki uyuşmazlıkta, davacının aylık maktu ücretle değil, ders saati ücreti ile çalıştığı sabittir. Dolayısıyla, yukarıda açıklanan hesaplama yöntemine göre davacının aylık ücretinin aydan aya değişebilmesi durumu söz konusudur. Bu halde, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti gibi feshe bağlı haklarda, son bir yıllık aylık ücret ortalamasının dikkate alınması gereklidir.
Ayrıca, ilave tediye alacağının hesaplanmasında, yukarıda açıklanan çalışma karşılığı olmayan hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günü için belirlenen günlük ücret hesap yöntemi esas alınarak, Bakanlar Kurulunca tespit edilen ilave tediye ödeme tarihindeki işçinin bir günlük ücreti dikkate alınmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda günlük ücret ile aylık ücrete dair kabuller ve dolayısıyla alacaklara yönelik hesaplamalar yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgulara uygun değildir. Anılan sebeple, yapılacak hesaplamalarda ilke kararında açıklanan esaslar doğrultusunda ücretin belirlenmesi ile dava konusu tüm alacakların yeniden hesaplanması gereklidir.
4-Islaha karşı süresinde ileri sürülen zamanaşımı savunmasının değerlendirilmemesi bir diğer hatalı yöndür.
5-Mahkemece temerrüdün 14/09/2013 tarihinde gerçekleştiği kabul edilmiş ise de, dosyaya sunulan temerrüt ihtarnamesinin tebliğ belgesinde tebliğin ne zaman gerçekleştiğine ilişkin bir bilgi yazılı değildir. Bu halde, belge üzerindeki barkod bilgisinden yararlanılarak, tebliğ işleminin ne zaman yapıldığı araştırılmalı, neticeye göre temerrüt tarihi yeniden değerlendirilmelidir.
6-Hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda, işçi şahsi sicil dosyası içeriğindeki izin belgeleri dikkate alınarak, davacının yüzyedi gün izin kullandığı, bakiye kullanmadığı izin süresinin yirmiyedi gün kaldığı esas alınarak yıllık izin ücreti hesaplanmıştır. Davalı vekili, söz konusu ek bilirkişi raporuna ve ıslaha karşı itiraz dilekçesi ekinde, bir kısım yeni izin formları ile izin belgeleri sunmuştur. Bu belgeler süresinde sunulmamış ise de, hakkı kısmen veya tamamen ortadan kaldırabilecek nitelikteki belgelerin yargılamanın her aşamasında hatta temyiz aşamasında dahi dikkate alınması gereklidir. Anılan sebeple, süresinde sunulmamış olsa bile yıllık izne ilişkin belgeler değerlendirilmelidir. O halde, izin talep formu mahiyetinde olanlar açısından talep edilen iznin kullandırılıp kullandırılmadığı bakımından davacı asilin beyanının alınması gerektiği hususu da gözden kaçırılmadan, yıllık izne ilişkin sunulmuş tüm belgelerin değerlendirmeye tabi tutulması ile, kullanılmayan izin süresinin olup olmadığı, varsa süresinin belirlenmesi gereklidir.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.