Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/6261 E. 2019/6625 K. 26.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6261
KARAR NO : 2019/6625
KARAR TARİHİ : 26.03.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince duruşmalı olarak istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.03.2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat … ile karşı taraf adına vekili Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin 23/07/1993 tarihinde çalışmaya başladığını, 2009 yılında yaşlılık aylığı bağlandığını, yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra da kesintisiz çalışmaya devam ettiğini, kendisine tazminat ödenmediğini, 30/09/2012 tarihinde sağlık nedeniyle çalışmasına son vermek zorunda olduğunu bildirmesi üzerine, işverenle uzlaşarak çalışmasının sona erdiğini, kıdem tazminatının ödenmesi aşamasında, tazminatın hak edilenden daha az tutarda tahakkuk ettirilmesi sebebiyle işverenle aralarında uyuşmazlık çıktığını, kullanmadığı yıllık izin günlerine karşılık izin ücreti alacağının da bulunduğunu ileri sürerek, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının 23/01/2004-07/04/2009 tarihleri arasında çalıştığını, emekli olduğunu, bu çalışmaları için kendisine kıdem ile ihbar tazminatlarının ödendiğini, emeklilik sonrasında davacının 2009 yılı sonunda tekrar çalışmaya başladığını, 2012 yılı ramazan ayında dağıttığı ekmeklere karşılık marketlerden aldığı tutarları işverene eksik ödediğinin ortaya çıkması üzerine işyerini terk ettiğini ve bir daha da geri dönmediğini, son dönem çalışması için kıdem tazminatı hakkı bulunmadığını, yıllık izin ücreti bakımından davacıya haricen ödeme yapıldığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, davalı işverence davacıya 23/01/2004-07/04/2009 tarihleri arasındaki çalışması için, emekliliği sebebiyle kıdem ve ihbar tazminatı ödendiği ileri sürülerek, davacı işçi imzalı “kıdem tazminatı bordrosu” ve “ihbar tazminatı bordrosu” başlıklı ödeme belgeleri sunulmuştur.
Dava konusu talepler arasında ihbar tazminatı talebi bulunmadığından, ihbar tazminatı bordrosunda yazılı bedelin ödenip ödenmediği hususu tartışılmayacaktır.
Kıdem tazminatı açısından ise, bahsi geçen “kıdem tazminatı bordrosu” başlıklı belgede, 23/01/2004-07/04/2009 tarihleri arasındaki çalışma süresi için davacıya net 7.802,90 TL tutarında kıdem tazminatı ödendiği yazılıdır. Yapılan imza incelemesi sonucunda, belgenin altındaki imzanın davacıya ait olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece, vergi kayıtları, işyeri kayıtları ve ödeme kayıtlarıyla, belgede yazılı tutarın ödendiğinin kanıtlanmadığı gerekçesiyle belgeye itibar edilmemiştir. Öncelikle şu husus belirtilmelidir ki; kıdem tazminatının vergisinin hazineye ödenip ödenmediğinin, uyuşmazlığın çözümünde bir etkisi yoktur. Kaldı ki, Mahkemece incelenen vergi kaydının 2006 yılına ilişkin olduğu, tartışma konusu ödemenin ise 2009 yılına ait olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, belgede tahakkuk ayrıntılarına yer verildiği ve “…nakden ve tamamen aldım” ifadesinin altında davacının imzasının bulunduğu sabit olup, bu belge başlı başına bir ödeme belgesidir. Söz konusu ödemenin banka aracılığıyla yapılmamış olması belgenin geçerliliğine etki etmemektedir. Bu durumda yapılması gereken, davacı vekilinin, daha önce alınmış işçi imzasının üzerinin sonradan doldurulduğu şeklindeki irade fesadı iddiasının kanıtlanıp kanıtlanmadığının değerlendirilmesi ve neticeye göre bir sonuca gidilmesinden ibarettir. Yazılı gerekçeyle belgeye itibar edilmemesi hatalı olmuştur.
3-30/09/2012 tarihli fesih bakımından; Mahkemece iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona erdiği esas alınmış ise de, kararda bu yöne ilişkin bir gerekçeye yer verilmemesi, gerek Anayasa’nın 141. maddesine, gerekse de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine aykırıdır. Dosya kapsamına göre, 30/09/2012 tarihli feshin davacı işçi tarafından sağlık nedeni iddiasına dayalı olarak gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. 30/09/2012 tarihli fesih ile ilgili, davacıya kıdem tazminatı ödenmesi hususunda tarafların uzlaştıkları hususu ispatlanmamıştır. Bu durumda, öncelikle, davacı taraftan, feshe yol açan sağlık sebebinin ne olduğunu açıklaması istenilmeli, ardından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesinin “I” numaralı alt bendinde öngörülen koşulların oluşup oluşmadığı bakımından gerekli araştırma ve değerlendirme yapılarak bir sonuca gidilmelidir.
4-Kabule göre de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının toplu iş sözleşmesinden yararlandığı kabul edilerek, davacı vekilince sunulan; …, üyelerine hitaben yazdığı, tek sayfa halindeki yazı içeriğinde bahsedilen mali haklar esas alınarak giydirilmiş ücretin tespit edildiği anlaşılmaktadır. Dosya içeriğinde toplu iş sözleşmesi metni yoktur. Öte yandan, 1999, 2000 ve 2001 yıllarına ilişkin bordrolarda sendikal aidat kesintisi bulunduğu görülmekle birlikte, sendika üyeliğinin hangi tarihe kadar devam ettiğine ilişkin dosyada bir bilgi de bulunmamaktadır. Bu halde, davacının hangi tarihler arasında sendikaya üye olduğu araştırılmalı, toplu iş sözleşmesi de metin halinde dosyaya kazandırıldıktan sonra, giydirilmiş ücretin belirlenmesi noktasında toplu iş sözleşmesinin esas alınmasının mümkün olup olmadığı değerlendirilmelidir. Eksik araştırmayla yazılı şekilde sonuca gidilmesi yerinde olmamıştır.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.