Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/5299 E. 2018/27073 K. 13.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5299
KARAR NO : 2018/27073
KARAR TARİHİ : 13.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, 13.06.2010 tarihinde davalı işçinin kullandığı araçla giderken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası yaptığını, bu olay sebebiyle kurum zararı oluştuğunu, meydana gelen bu zarardan davalının sorumlu olduğunu öne sürerek meydana gelen 47.471,44 TL zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 6098 Sayılı Borçlar Kanunu ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda öngörülen iki yıllık zamanaşımının dava açıldığı tarih itibariyle dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında, işçinin sebep olduğu işveren zararının talep edildiği davada, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Somut olayda, davalı işçinin, davacı işverene ait aracı kullandığı sırada gerçekleşen trafik kazası sebebiyle işverenin uğradığı zararın tahsili talep edilmiştir.
Mahkemenin gerekçesinde belirtilen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinde ve 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde yer alan iki yıllık zamanaşımı süresinin olayda uygulanabilirliği bulunmamaktadır. Zira dosya içeriğine göre, taraflar arasında iş sözleşmesinden doğan bir sorumluluk söz konusu olup zararın tazminine ilişkin alacak talebi haksız fiile değil akde aykırılık sebebine dayandığından dava konusu tazminat dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabidir. Dava, olay tarihinden itibaren belirtilen zamanaşımı süresi dolmadan açılmıştır.
Açıklanan nedenle, Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması hatalı olup, esasa girilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle hükmün BOZULMASINA, 13.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.