Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/4454 E. 2019/922 K. 15.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4454
KARAR NO : 2019/922
KARAR TARİHİ : 15.01.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı-karşı davalı vekili, müvekkili işçinin 03/01/1993 tarihinde işe başladığını, iş sözleşmesinin davalı işverenin 27/12/2002 tarihli yazısı ile feshedildiğini, işverenliğin 11/11/2002 tarihli ve 1 sayılı teftiş kurulu raporunu kabul etmediklerini, müvekkili işçinin açıklama yapma ve yazılanı okumasına imkan tanınmadan ifadesinin zapta geçirildiğini, iş sözleşmesinin feshinin haklı sebebe dayanmadığını, fazla çalışma ile milli bayramlarda çalışma karşılığı ücretlerinin de ödenmediğini ileri sürerek, iş sözleşmesinin feshi işleminin iptali ile işe iadesini, mümkün olmadığı takdirde kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ile resmi tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. İşverence açılan karşı davanın ise reddini savunmuştur.
Davalı-karşı davacı vekili, davacının 04/01/1993 tarihinde işe başladığını, usulsüz işlemleri sebebiyle iş sözleşmesinin müvekkili işverence haklı olarak feshedildiğinden tazminat alacaklarına hak kazanmadığını, fesih tarihi itibariyle işe iadesini mümkün kılacak bir mevzuat düzenlemesinin de bulunmadığını, fazla çalışma ile tatil çalışmasının olmadığını, taleplerin zamanaşımına da uğradığını ileri sürerek, işçi tarafından açılan davanın reddini savunmuştur. Karşı davasında ise, işçinin usulsüz şekilde tahsil ettiği sağlık harcamaları, faizleri ve kasa açığından kaynaklı olarak müvekkiline borçlu olduğunu ileri sürerek, söz konusu alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle işçi tarafından açılan asıl davanın ve işveren tarafından açılan karşı davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı-karşı davalı vekili ile katılma yoluyla davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, davacı-karşı davalı işçinin, işverenlikçe yapılan teftişte alınan detaylı savunmasında, bir kısım usulsüz iş ve eylemlerini ikrar ettiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar, bu savunmaya, işçinin okumasına imkan tanınmadan zapta geçirilmesi ve baskı altında alınması gibi iddialarla itibar edilemeyeceği ileri sürülmüş ise de, irade fesadı iddiasının usulünce kanıtlanmadığı sabittir. Davacı tanıkları … ve …, irade fesadına yönelik işçiyi doğrular mahiyette beyanda bulunmuş ise de, anılan tanıkların da aynı soruşturma kapsamında işverenle husumetinin bulunduğu anlaşılmakta olup, salt husumetli tanık beyanlarına itibar edilerek sonuca gidilmesi mümkün değildir. Açıklanan bu yönler ile tüm dosya kapsamı birlikte dikkate alındığında, Mahkemece, iş sözleşmesinin işverence haklı sebeple feshedildiğinin kabul edilmesi isabetlidir.
İşverenin açtığı karşı davada talep edilen kasa açığından kaynaklı alacak bakımından; işçinin, işverenlikçe yapılan teftişte alınan savunmasında, kendi kasasında 50,00 TL tutarında açık olduğunu doğrulamış, kasasından haberi olmadan para alındığını fark ettiğini ve sonrasında başka bir personelin bu açığı taksi fişi bedeliyle kapattığını beyan etmiştir. İşçi kendi kasasında meydana gelen açıktan sorumludur. Kasa açığının usulsüz şekilde taksi fişi bedeliyle şeklen kapatılmış gösterilmesi, geçerli bir tazmin yerine geçmez. Mahkemece, bu hususların dikkate alınmadan, işverenin kasa açığına yönelik alacak talebinin reddine karar verilmesi hatalıdır.
Karşı davadaki bir diğer talep, usulsüz sağlık harcamalarına ilişkindir. İşveren, işçiye ödenen (karşı dava dilekçesinde detayları yazılı) sağlık harcama kalemlerinin usulsüz olduğunu ileri sürerek, söz konusu ödemelerin (işlemiş geçmiş gün faiziyle birlikte) işçiden tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, bu talep, işçinin harcamaları sağlık gideri için yaptığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Ne var ki, işçinin işverenlikçe yapılan teftişte alınan detaylı savunmasında, annesinin sağlık güvencesinin bulunmasına ve annesine bakmakla yükümlü olmamasına rağmen, prosedüre aykırı şekilde eczaneden alınan ilaca ilişkin usulsüz harcamayı doğrulamıştır. Mahkemece yapılan değerlendirmede bu yönün dikkate alınmaması hatalıdır.
3-Asıl davada talep edilen fazla çalışma ücreti alacağı yönünden; Mahkemece davacı-karşı davalı işçinin haftalık kırkbeş saati aşan çalışmasının bulunmadığı gerekçesiyle anılan talebin reddine karar verilmiştir. Ancak, 24/09/2004 havale tarihli bilirkişi raporunda, toplu iş sözleşmesinde haftalık çalışma süresinin kırk saat belirlendiğine ilişkin açıklama vardır. Bahsi geçen toplu iş sözleşmesi ve davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanmadığı hakkında dosya içeriğinde bilgi veya belge yoktur. Mahkemece, bilirkişi raporundaki söz konusu açıklamanın üzerinde durulmaması hatalıdır. Bu halde, uyuşmazlık konusu dönemde işyerinde toplu iş sözleşmesi bulunup bulunmadığı ve varsa işçinin toplu iş sözleşmesi kapsamında olup olmadığı ile bilirkişi raporunda bahsi geçen doğrultuda bir hükmün bulunup bulunmadığı belirlenerek neticeye göre, fazla çalışma ücreti talebi yeniden değerlendirilmelidir.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.