Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/3988 E. 2019/384 K. 10.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3988
KARAR NO : 2019/384
KARAR TARİHİ : 10.01.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının dava dışı işyerinde çalışırken iş sözleşmesinin özelleştirme sebebi ile feshedildiğini, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 21. maddesine göre kendisine iş kaybı tazminatı ödendiğini, davalının 28.05.2008 tarihli yazı ile davacıdan ödediği iş kaybı tazminatının fazla ödendiğini belirterek geri istediğini, icra takibine maruz kalmamak için icra tehdidi altında taksitler halinde ve son taksidi 17.09.2009 tarihinde olmak üzere toplam 3.330,70 TL ödeme yaptığını, davalının Yargıtay içtihadını yanlış yorumladığını, aslında bu parayı davacı işçinin davalıya ödememesi gerektiğini ileri sürerek, ödenen 3.330,70 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, Yargıtay kararı doğrultusunda güncelleme yapılarak fazla ödenen miktarın iadesinin istendiğini, kaldı ki zaman aşımı ve hak düşürücü sürenin de geçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacıdan haksız yere geri alınan iş kaybı tazminatının davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Davacının fazla ödendiği iddiası ile davalı kurumun yaptığı icra takibi çerçevesinde ödediği 3.330,70 TL iş kaybı tazminatını geri isteyip isteyemeyeceği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmaktadır.
4046 sayılı Kanun’un 21. maddesinde, “Bu Kanuna göre özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların (iştirakler hariç) özelleştirmeye hazırlanması, özelleştirilmesi, küçültülmesi veya faaliyetlerinin kısmen ya da tamamen durdurulması, süreli ya da süresiz kapatılması veya tasfiye edilmesi nedeniyle; bu kuruluşlarda iş sözleşmesine dayalı olarak ücret karşılığı çalışanlardan iş sözleşmeleri tâbi oldukları iş kanunları ve toplu iş sözleşmeleri gereğince tazminata hak kazanacak şekilde sona ermiş olanlara, kanunlardan ve yürürlükteki toplu iş sözleşmelerinden doğan tazminatları dışında ilave olarak iş kaybı tazminatı ödenir” şeklinde kurala yer verilmiştir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında, iş kaybı tazminatına haz kazanma koşulları gösterilmiş ve “İş kaybı tazminatı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 77 ve 78. maddesindeki usul ve esaslar çerçevesinde belirlenecek günlük net kazanç tutarıdır” demek suretiyle hesap yöntemi açıklanmıştır. 4046 sayılı Yasada değişikliğin yapıldığı 5398 sayılı Yasa ile sözü edilen metin maddeden çıkarılmış ve yerine, iş kaybı tazminatının asgari ücretin iki katı tutarında belirleneceği hükme bağlanmıştır. O halde 5398 sayılı yasa ile 03.07.2005 tarihinde yapılan değişiklik öncesinde iş sözleşmesi 4046 sayılı yasanın 21. maddesi uyarınca, feshedilen işçiler yönünden iş kaybı tazminatı 506 sayılı Yasanın 77 ve 78. maddelerine göre belirlenmeli, 03.07.2005 tarihi sonrasında yapılan feshiler bakımından ise, iş kaybı tazminatı hesabında asgari ücretin iki katı tutarı esas alınmalıdır.
Sebepsiz zenginleşme, geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir sebebe ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. Hukuki işlemin borç doğurmasının sebebi irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının sebebi kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve sebepsiz zenginleşmeden söz edilemez.
Somut olayda; davacının dava dışı işyerinde çalışırken iş sözleşmesinin özelleştirme sebebi ile feshedildiği, 4046 sayılı Kanun’un 21. maddesine göre kendisine iş kaybı tazminatı ödendiği, davalının davacıdan ödediği iş kaybı tazminatının fazla ödendiğini belirterek geri istediği, davacının icra tehdidi altında taksitler halinde ve son taksidi 17.09.2009 tarihinde olmak üzere toplam 3.330,70 TL ödeme yaptığı dosya kapsamı ile sabittir. İş bu dava 27.01.2014 tarihinde açılmış olup; gerek geri ödemeye ilişkin idare işleminin yapıldığı ve son ödemenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinde düzenlenen bir yıllık ve gerekse davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6095 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 82. maddesindeki iki yıllık zamanaşımı süresi yönünden yapılan incelemede; davalının yaptığı işlemden dolayı sebepsiz olarak zenginleştiği iddiasının bulunduğu, açılan davada da usulüne uygun olarak zaman aşımı definde bulunduğu, son ödemenin yapıldığı tarih ile dava tarihi arasında geçen süre dikkate alındığında kanunda öngörülen zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, süresinde açılmayan davanın reddi yerine kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 10.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.