Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/3730 E. 2019/280 K. 09.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3730
KARAR NO : 2019/280
KARAR TARİHİ : 09.01.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 10 Ekim 2011 tarihinden 24 Mart 2015 tarihine kadar aralıksız çalıştığını, söz konusu çalışma süresi içerisinde davacının işini layıkıyla yaptığını, 25.02.2015 tarihinde davacının faturalı hat müşterisini faturasız hatta geçirmek amacıyla müşteriyi aradığını, söz konusu tarife değişikliği için müşteriye gerekli bilgileri verdiğini, müşterinin tüm işlemlerini yaptığı esnada arkadan takım liderlerinin bağrışma sesleri gelince kulaklığı çıkartarak hedef gözetmeden kimseyi kast etmeden “Allah belasını versin duyamıyorum” şeklinde sitemde bulunduğunu, iddia edildiği gibi müşteriye söylenen bir söz veya hakaretin olmadığını, olay tarihinden onbeş gün sonra davalı tarafından savunma istendiğini ve savunma alındıktan iki hafta sonra da iş akdinin fesih edildiğini, işverenin iyi niyet ve ahlak kurallarına aykırı bir şekilde davrandığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili yargılama aşamasındaki beyanlarında davacının müşterilere karşı agresif tutum sergileyen bir çalışan olduğunu, müşteriye hitbaen “Allah belasını versin, salak” şeklinde konuştuğunun delillerle sabit olduğunu, bu davranışın işçi ve işveren arasındaki güven temelini çökerten bir davranış olduğunu, feshin haklı nedene dayandığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak feshin haksız olduğu gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatları ile kullandırılmayan yıllık izinleri sebebiyle yıllık izin ücretinin kabulüne, ücret alacağının ise reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre ve özellikle feshe konu eylemin haklı neden ağırlığında olmamakla birlikte, yapılan işin niteliği dikkate alındığında işveren bakımından geçerli neden kabul edilmesi gerektiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulünün bu gerekçe ile yerinde olduğu anlaşılmakla davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının yıllık izin ücreti alacağının hesabı hususunda uyuşmalık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
4857 sayılı Kanun’un 54. maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz.
Bir işyerinde başlangıçta mevsimlik olarak çalıştırılan ve daha sonra devamlılık arz eden işte çalıştırılan işçinin, mevsimlik dönemdeki çalışması kıdeminde dikkate alınmasına rağmen, yıllık ücretli iznin hesabında dikkate alınmaz. Ancak bu olgu için işçinin mevsimlik çalıştığı belirtilen dönemde yapılan işin gerçekten mevsime bağlı olarak yapılması gerekir. Yapılan iş mevsimlik olmayıp, işçi aralıklı olarak çalıştırılmış ise, mevsimlik işten söz edilemeyeceğinden, bu sürenin de izin hesabında dikkate alınması gerekir. Uygulamada tam yıl çalışılması gereken ve devamlılığı olan bir işte, işçilerin işlerine 1-2 ay ara vererek mevsimlik olarak çalıştıkları birçok olayda gözlemlenmektedir. Tam bir yıldan daha az sürmüş olan bu tür çalışmalarda, mevsimlik iş kriterlerinin bulunup bulunmadığı araştırılmadan, sırf bir yıldan az çalışma olduğu gerekçesiyle çalışmanın mevsimlik olduğunu kabul etmek doğru değildir. Bir işyerinde iş kolundaki faaliyeti yılın her dönemi yapılıyor, ancak bazı işçiler yılın belirli bir zamanında çalıştırılmakta ise, bu işçilerin aralıklı çalıştıkları kabul edilmelidir. Zira bu durumda yapılan işin mevsimlik iş olarak kabulü mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta; davacının davalı nezdinde 10.10.2011-24.03.2015 tarihleri arasında müşteri temsilcisi olarak çalıştığı sabit olup, 42 gün yıllık izin hakkı bulunmaktadır. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ispat yükü üzerinde olan işverenin davacıya yıllık izin kullandırıldığına ilişkin imzalı belge ibraz etmemesi nedeniyle davacının 42 gün yıllık izin ücretine hak kazandığı kabul edilmiştir. Ancak davalı vekili tarafından ibraz edilen beyan dilekçesinde davacının 08.10.2012-17.10.2012 tarihleri arasında 10 gün yıllık izin kullandığına ilişkin davacı imzasını içerir yıllık izin formu yer almakta olup, bu belge mahkemece dikkate alınmamıştır. Yıllık izin kullandığı sabit olan günlerin ilgili alacaktan mahsubu ile yıllık izin alacağının yeniden hesaplanması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.