Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/3647 E. 2019/897 K. 15.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3647
KARAR NO : 2019/897
KARAR TARİHİ : 15.01.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde dokuma işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından hak ettiği bir kısım ücretlerin yasal düzenlemeye uygun olarak hesaplanıp ödenmemesi nedeniyle haklı sebeple feshedildiğini, davacının fazla çalışma ücretleri ile resmi tatil ve bayram tatili çalışmalarına ait ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının fazla çalışma ücretinin ve genel tatil ücretinin ödenmediğine yönelik iddiasının haksız olduğunu, söz konusu çalışmalara ait ücretlerin karşılığı bordroda gösterilmek kaydıyla banka yoluyla düzenli olarak ödendiğini, davacının kıdem tazminatına hak kazanmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Davacı işçinin fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Öte yandan, yukarıda fazla çalışmanın ispatı konusunda anlatılan ilkeler, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmalar açısından da geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı işyerinde fazla çalışma yapmasına rağmen bu çalışmaların karşılığını tam olarak alamadığını, bordroya çok cüz’i bir miktarın yansıtıldığını, aynı şekilde ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarına ait ücretlerinin de ödenmediğini ileri sürmüş, mahkemece dosyada mevcut ücret bordrolarına göre davacının fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücretinin ödendiği sonucuna varılarak anılan taleplerin reddine karar verilmiştir. Ne var ki, dosyada mevcut bir kısmı imzalı ücret bordrolarında fazla mesai 1, fazla mesai 2 ve fazla mesai 3 adı altında farklı dönemlerde tahakkuk bulunmakta ise de, mahkemece genelleme yapılmak suretiyle doğrudan fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiği sonucuna varılması yerinde değildir. Dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporunda, davacının üçlü vardiya düzeni sebebiyle fazla çalışma yapmasının söz konusu olmadığı ifade edilmekle birlikte, bir kısım ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı belirlenerek ulusal bayram ve genel tatil ücreti hesaplandığı görülmektedir. Mahkemece, bilirkişi raporuna hangi sebeple itibar edilmediğinin kararda belirtilmemesi yerinde değildir. Ayrıca davalı taraf bir kısım ücret bordroları sunarak ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiğini ileri sürmüş ise de, ulusal bayram ve genel tatil ücretinin işçinin iki yevmiyesi tutarında olması gerektiği, bir yevmiyenin herhangi bir çalışma karşılığı olmaksızın ödendiği, diğer bir yevmiyenin ise çalışılan ulusal bayram ve genel tatil günlerinde ödendiği gözden kaçırılmamalıdır. Belirtilen sebeplerle, sunulan bordrolardaki ödemelerin fazla çalışma ücreti veya ulusal bayram genel tatil ücreti ödemesi olup olmadığı, ayrıca ödemenin çalışılan ulusal bayram ve genel tatil günlerinin ücreti mi yoksa çalışılmayan ulusal bayram ve genel tatil günlerinin ücreti mi olduğu noktasında yukarıda açıklanan ilke ve esaslara uygun değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ile sonuca gidilmesi yerinde değildir.
Diğer taraftan, imzalı bordrolara göre davacının fazla çalışma ücretinin ödendiğinin işverence ispat edilemediği dönemler yönünden, işçinin fazla çalışma ile ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışma iddiasını her türlü delil ile ispatlayabileceği göz önüne alınmalıdır. Somut uyuşmazlıkta, yargılama sırasında dinlenen tanıklar, işyerinde üçlü vardiya düzeninde çalışıldığını ifade etmiş olup, dosya kapsamından vardiya değişiminin haftalık olduğu tespit edilmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ücret bordrolarında fazla çalışma tahakkuku bulunduğu ve üçlü vardiyada fazla çalışma yapılmasının mümkün olmadığı ifade edilerek hesaplama yapılmamıştır. Ancak raporda hangi dönem bordrolarında tahakkuk bulunduğu açıkça belirtilmediği gibi, üçlü vardiya düzenininde fazla çalışma yapılmayacağına yönelik tespit de dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Zira yargılama sırasında dinlenen davacı ve davalı tanıkları, işyerinde üçlü vardiya olmasına rağmen davacının 07.00-15.00 vardiyasından sonra çalışmaya devam ettiğini beyan etmiştir. Ayrıca davacı tarafça dosyaya şef ve müdür imzasını taşıyan ‘fazla mesai istek kağıtları’ sunulmuş olup, mahkemece bu belgeler ile ilgili olumlu veya olumsuz herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu bakımdan, öncelikle davacının haftada kaç gün çalıştığı, hangi vardiya aralığında, hangi sıklıkta, ne kadar süre ile çalışma yaptığı hususları netleştirilerek dosya kapsamındaki tüm deliller ve tanık beyanları birlikte yeniden değerlendirilmek suretiyle davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı noktasında bir sonuca gidilmesi gerekmektedir. Mahkemece öncelikle davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığının belirlenmesi, daha sonra bu çalışmalara ait ücretlerin açıklanan ilke ve esaslara göre ödenip ödenmediğinin tespiti ile sonucuna göre talepler hakkında bir karar verilmesi gerektiğinin göz önüne alınmaması hatalıdır. Eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
2-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde haklı sebeple feshedilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf dava dilekçesinde iş sözleşmesini hak ettiği bir kısım ücretlerinin kanuni düzenlemeler çerçevesinde hesaplanmaması ve ödenmemesi sebebiyle İş Kanunu’nun 24/II-e alt bendine göre haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Dosya kapsamında bulunan 06.09.2011 tarihli ihtarnamede de, davacı, ücretlerinin düzensiz ödendiğini, fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinin ödenmediğini, son ücreti brüt 980,00 TL olmasına rağmen geçmişten beri sosyal güvenlik kurumuna asgari ücret olarak bildirildiğini ifade ederek iş sözleşmesini feshettiğini açıklamıştır. Mahkemece, davacının ücretin düzensiz ödendiğini kanıtlayamadığı, dosyada mevcut ücret bordrolarından davacının fazla mesai ve genel tatil çalışma ücretlerinin ödendiği, ayrıca fesihten hemen sonra başka işyerinde işe başladığı dikkate alınarak davacının feshinin haksız olduğu kanaatine varılmış ise de, hatalı hukuki değerlendirme ve eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır. Davacının, fesih iradesini açıkça ortaya koyduğu tarihten itibaren bir başka işyerinde işe başlamasının feshin haklılığı veya haksızlığı yönünden sonuca etkisi bulunmamaktadır. Hal böyle iken, davacının fesih bildiriminde dayandığı sebeplerin, Kanunda belirlenen haklı sebep niteliğinde olup olmadığı yönünden inceleme yapılması gerektiği açıktır. Davacı iş sözleşmesini fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücretinin ödenmemesi sebebiyle feshettiğini açıkladığına göre, bu talepler ile ilgili olarak bozma kararının birinci bendine göre gerekli araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra, sonucuna göre, iş sözleşmesinin İş Kanununun 24/II-e alt bendi çerçevesinde haklı sebeple feshedilip feshedilmediği yönünden bir karar verilmelidir. Temyiz edilen kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.