Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/3580 E. 2019/912 K. 15.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3580
KARAR NO : 2019/912
KARAR TARİHİ : 15.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait Krom İşletme Şefliğinde çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının) ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta davacı dava dilekçesi ile “50 TL kıdem tazminatı, 50 TL ihbar tazminatı, 1.500 TL fazla çalışma, 100 TL hafta tatili, 100 TL yıllık izin, 50 TL ücret, 50 TL asgari geçim indirimi, 100 Tldini milli bayram ücreti” alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini; ıslah dilekçesi ile de “1.461,86 TL kıdem tazminatı, 1.000,02 TL ihbar tazminatı, 3.974,08 TL fazla çalışma ücreti, 2.063,48 TL hafta tatili alacağı ve 288,81 TL ulusal bayram genel tatil ücreti” alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Ne var ki, Mahkemece “Davanın kısmen kabulü ile 4.814,04 TL nin 21/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi, fazlaya ilişkin talebin reddine” şeklinde hüküm tesis edilmiş olup, karardan kabul ve reddedilen miktarın anlaşılması mümkün olmadığı gibi, hangi alacak kaleminin kabul edildiği veya hangisinin reddedildiği de anlaşılamamaktadır. Şu halde her bir alacak kalemi hakkında belirli bir sıra halinde ve kabul edilen miktarlar ayrı ayrı gösterilmek suretiyle, açık ve anlaşılır şekilde hüküm kurulması gerekirken yukarıda ifade edilen yasal düzenlemeler aykırı olarak karar verilmesi hatalıdır.
2-Dava, iş sözleşmesinden doğan alacak taleplerine ilişkin olup, iş mahkemesinin görevli bulunduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, ayrı bir iş mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemesi tarafından “iş mahkemesi sıfatı ile” davaya bakılması gerektiğinin göz önüne alınmaması bir başka hatalı yöndür.
Temyiz edilen kararın yukarıda belirtilen sebeplerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 15.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.