Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/358 E. 2018/25743 K. 28.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/358
KARAR NO : 2018/25743
KARAR TARİHİ : 28.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:
Davacı, kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalının cevabının özeti:
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Davacı işçinin iş akdinin kim tarafından feshedildiği ve fesih sebebi taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda; davacı taraf dava dilekçesinde, fazla mesai yapması konusunda baskı yapıldığını, çeşitli sözlü ve psikolojik mobbing uygulandığını, günde neredeyse 18 saat çalıştığını ancak sağlığının tehlikeye girmesi üzerine sağlık raporu alarak çalışma saatlerinin yasa ve sözleşme hükümlerine uygun olması konusunda davalı işverenle görüştüklerini, davalı işverenin bu durumu kabul etmediği gibi sinkaflı küfürler ederek işyerinden 21/06/2014 tarihinde kovulduğunu, 22/06/2014 tarihinde işe gidemediğini ve haklı olarak İş Kanunu’nun 24/1-a, 24/2-b maddeleri uyarınca iş sözleşmesini feshettiğini, … Noterliğinin 23/06/2014 tarih ve 2241 yevmiye numaralı ihtarı ile davalı işverene bildirildiğini, fesih bildirimi kendisine tebliğ edilen davalının derhal … 2. Noterliğnin 3589 yevmiye nolu ihtarı ile devamsızlığını bahane göstererek ihtar çektiğini, 30/06/2014 tarihinde de iş sözleşmesini ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık sebebi ile feshettiğini, davalı işverenin çelişen ve alakasız fesih sebeplerinin kötü niyetlerinin göstergesi olduğunu, yapılan baskıların asıl nedeninin yine davalısının aynı olduğu 2014/50 Esas sayılı dosyada başka bir işçi lehine tanıklık yapmış olması olduğunu iddia etmiştir.
Davalı taraf ise cevap dilekçesinde, davacı tarafın davalı şirket bünyesinde çalışmakta iken 23/06/2014 tarihinde üretim müdürünün emri ve itaatlerine uymadığı ve 23/06/2014, 24/06/2014, 25/06/2014, 26/04/2014 tarihlerinde şirketin izni ve bilgisi olmaksızın mazeretsiz olarak mesaisine gelmediğini, bu durumun şahitler huzurunda düzenlenen ve imzalanan tutanakla tespit edildiğini, haklı ve yasal sebebi bulunmayan davacı tarafın iş akdinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25.md.II. g bendine göre davalı şirketin haklı fesih imkanı bulunduğunu, davacı tarafın bahsettiği sinkaflı ağır sözlerle iş yerinden kovulma olayının gerçek dışı olduğunu, şirket yöneticileri ve birim amirlerinin kendisine bu şekilde bir ifade ile davranmadıklarını, iddia edilen olayın davacı ile bir başka işçi arasında meydana geldiğini, söz konusu işçinin işten kovma ve benzeri yetkisi de bulunmadığını, fazla mesaiye kalacağını öğrenen davacının bu işi istememesi üzerine agresifleştiğini ve iş arkadaşları ile tartıştığını, işveren, üretim müdürü ve amirlerin kendisine küfür etmesi, işten kovması durumunun olmadığını, davacı tarafın bu durumu bahane ederek işe gelmemeyi tercih ettiğini, davacının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25.mad.II. b, d, g bentlerine aykırı davrandığını savunmuştur.
Mahkemece gerekçeli kararda, davacının dinlenen dört tanığı da aynı iş yerinden fabrikadan mesai arkadaşları olup birbirleriyle örtüşen beyanlarında; işverenin davacıya fazla mesai yapması gerektiğini söylemesi üzerine davacının da bunu kabul etmediğinden işverence kovulduğu davacının fazla mesaiye kalmak istememesi yüzünden amiriyle tartıştıkları ve bu yüzden işten ayrıldığının beyan edildiği, davalı tanıklarından şirketin vardiya amirinin de davacıyla tartıştıkları, fazla mesaiye kalmak istemeyen davacıyla karşılıklı hakaretleştiklerini ikrar ettiği gerekçesiyle iş aktinin işveren tarafından haksız fesih edildiği kabul edilerek kıdem tazminatı hüküm altına alınmıştır.
Dosyaya sunulan davacının 23.06.2014 tarihli ihtarnamesinde, çalıştığı süre boyunca fazla mesai yapması konusunda baskı yapıldığını,sağlığını kaybettiğini, sağ omzunda aşırı yüklenmeden dolayı sürekli bir hastalığa yakalandığını, doktor raporunu sunduğunu, buna rağmen ağır şartlarda iş sözleşmesine ve İş Kanununa aykırı şekilde çalıştırılmaya devam edildiğini, en son 21/06/2014 tarihinde saat 16.00’da iş çıkışı olmasına rağmen akşam saat 20.00’ye kadar daha kalmasının istendiğini, ancak bunu kabul etmediğini, durumu vardiya amiri …’e bildirdiğini, kendisinden ağır hakarete uğradığını, bu yüzden 22/06/2014 tarihinde işe gidemediğini, ayrıca bugün 16.00-24.00 vardiyası olmasına rağmen işe haklı olarak gelmeyeceğini bildirdiğini, yapılan bildirimlere karşın gerekli yükümlülüklerin yerine getirilmeyip önlemlerin alınmaması nedeniyle İş Kanunu’nun 24/1-a,24/2-b bendi gereğince iş sözleşmesinin feshettiğini bildirmiştir.
Dosyaya işverence sunulan 23.06.2014 tarihli tutanakta, çalışmaları yönünden iki kez sözlü olarak uyarıldığı, 21.06.2014 Cumartesi günü 08.00-18.00 saatlerinde çalıştığının tespit edildiği, … tarafından kendisine verilen mesai görevini yerine getirmeyip karşı çıktığının tespit edildiği, savunmasının istenildiği(işçiden savunma alınamadığı şerhi bulunmakta) belirtilmektedir. Yine, 23.06.2014 ile 26.06.2014 tarihleri arası mazeret belirtmeksizin davacının işe gelmediğine dair 26.06.2014 tarihli tutanakta dosyaya sunulmuştur. Davalının 26.06.2014 tarihli ihtarnamesinde, 23.06.2014-24.06.2014-25.06.2014 ve 26.06.2014 tarihlerinde bilgi vermeksizin işe gelmediği, mazereti olması halinde belgesinin ibrazı, aksi takdirde iş akdinin İş Kanununun 25/II-g maddesi gereği tazminatsız feshedileceği bildirilmiştir. Dosyaya sunulan 30.06.2014 tarihli tutanakta ise, davacının izin almaksızın ve haklı sebebe dayanmaksızın işyerine üst üste 4 gün gelmediği, kendisine ihtarname çekildiği, 27.06.2014- 28.06.2014- 29.06.2014- 30.06.2014- 01.07.2014 ve 02.07.2014 tarihlerinde herhangi bir bilgi vermediği, İş Kanunu’nun 25/II-g maddesine dayanılarak 30.06.2014 tarihi itibariyle şirketten çıkış yapılmasına karar verildiği belirtilmiştir.
Davacı tanıklarından … ve … beyanlarında vardiaya amiri ile davacının fazla mesai yönünden tartıştığını, vardiya amirinin hakaret etmesi ve sinkaflı sözleri nedeniyle davacının işyerinden ayrıldığını belirtilmişlerdir. Davacı ile 21/06.2014 tarihinde aralarında tartışma geçen … davalı tanığı olarak dinlenmiş, beyanlarında “…davacı işten ayrılırken benimle tartışmıştı, ben o tarihte bölüm şefi idim, kendisine mesaiye kalmasını söyledim o da kalmayacağını söyledi, bu nedenle tartıştık, işten ayrılacağını söyledi, karşılıklı hakaretlerde bulunduk, daha sonra işi bıraktı gitti, tekrar işe başlaması için … ve …davacı ile görüştüler, ancak buna rağmen davacı işe gelmedi, daha sonra işe gelmediği için hakkında resmi işlemleri başlatıldı….” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı dosyaya 06.05.2014 tarihli sağ omzuna ilişkin … raporu ve 02.06.2014 tarihli bir reçete sunduğu görülmektedir.
Somut uyuşmazlıkta dosya kapsamına göre; eldeki davada, iş akdinin işçi tarafından öncelikle eylemli olarak feshedildiği açıktır. İşçinin feshinden sonra tutulan devamsızlık tutanakları sonuca etkili olmayıp dosya içeriğine göre, davacının 21/06/2014 tarihinde işyerinde bir tartışma ve sataşma yaşadığı da sabittir. Tartışma yaşadığı kişinin işveren vekili olup olmadığı hususunda ise yeterli bilgi ve belge bulunmamaktadır. Bu nedenle, tartışmanın diğer tarafının işveren vekili olup olmadığının tespiti önem arzetmektedir. Bu hususta yapılacak araştırma neticesinde işveren vekili olmadığının tespiti halinde işçinin işveren veya işveren vekiline bu sataşmanın önlenmesi için herhangi bir başvuruda bulunmadığı gözetilerek bu hususun işçiye haklı nedenle fesih imkanı oluşturmadığı kabul edilmeli ancak davacının fesih bildiriminde aynı zamanda sağlık sebebine dayandığı gözetilerek davacının sağlık sorununa ilişkin gerekli araştırmanın yapılarak sonucuna göre işçinin haklı nedenle iş akdini feshedip etmediği belirlenmelidir. Davacının tartıştığı kişinin işveren vekili olmadığının tespiti halinde artık burada tartışılması gereken sağlık sebeplerinden ötürü işçinin iş akdini haklı nedenle feshinin olup olmadığıdır.
Yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde yapılacak araştırmalar neticesinde çıkacak sonuca göre değerlendirme yapılarak davacının iş akdinin feshi ve kıdem tazminatı talebi hakkında karar verilmelidir.
2-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık ise davacının fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının olup olmadığı konusundadır.
Somut uyuşmazlıkta; dosyaya ibraz edilen bilirkişi kök raporunda, tanıkların fazla mesai ve ulusal bayram ve genel tatil çalışması yaptıklarında alacaklarını tam olarak aldıklarını beyan ettiklerinden davacının bu kalemlerde alacağının olmadığı belirtilirken ek raporda fazla mesai ve hafta tatili alacakları hesaplanmıştır. Mahkemece, dinlenen tanık beyanları, müzekkere cevapları, bilirkişi raporları doğrultusunda davacının fazla mesai ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili alacaklarının bulunmadığı ancak kıdem tazminatına hak kazandığının kabulüyle, davasının kısmen kabulüne karar verildiği, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ücretlerinin ispatlanamadığından reddine karar verildiği belirtilmiştir.
Mahkemece, tanık beyanlarında fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiği tanık beyanları gözetilerek davacının bu alacak kalemlerine yönelik taleplerini reddettiği anlaşılmaktadır. Tanık beyanlarından davacının fazla mesai, yaptığı hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günleri çalıştığı da anlaşılmaktadır. Bu çalışmaların karşılığının ödendiğine ilişkin beyanlar davacıyı eldeki davada bağlamamaktadır. Bu beyanlar tanıkların kendileri yönünden dikkate alınabilmesi mümkün beyanlardır. Davalı tarafın, fazla mesai ile hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günlerine ilişkin çalışma karşılıklarının ödendiğini ispat etmesi gerekir. Dosya içeriğinden davalı tarafça yazılı delillerle bu husus ispat edilememiştir. Bu durumda, fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları yönünden tanık beyanları değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
3-Diğer yandan, hüküm altına alınan ücret alacağına kıdem tazminatı gibi 30.06.2014 tarihinden itibaren faiz işletilmesi de hatalı olmuştur. Ücret alacağına dava tarihinden itibaren faize hükmedilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.11.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.