Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/3451 E. 2019/1645 K. 23.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3451
KARAR NO : 2019/1645
KARAR TARİHİ : 23.01.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 07.01.2009 tarihinden 2013 Ekim ayına kadar kaynak ustası olarak şehir dışı ve yurtdışı dahil çalıştığını, şehir dışında ve yurtdışında çalıştığı dönemlerde mesai ücretlerinin ödenmediğini, davalı işverinin müvekkilini yine şehir dışına yollamak istediklerinde müvekkilinin maaş ve mesai sisteminin düzeltilmesini, primlerinin aldığı ücretler üzerinden yatırılmasını istediğini, bu taleplerinin işveren tarafından kabul görmediğini, davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshetmek zorunda kaldığını ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı ile aralarında imzalanan iş sözleşmesine göre davacının Türkiye sınırları içinde ve yurtdışında işverence gösterilecek işyerlerinde çalışmayı kabul ve taahhüt ettiğini, ancak davacının kendisine müvekkili tarafından verilen işleri yapmadığını, son zamanlarda verilen görevleri tüm şifahi uyarılara rağmen türlü bahanelerle yerine getirmek istemediğini, en son 20.08.2013 tarihinde şehir dışı şantiye işi için verilen göreve izinsiz ve mazeretsiz olarak gitmek istemeyince davacıdan savunma istendiğini, savunma yazısını tebliğ almak istemeyen davacıya iadeli taahhütlü posta yoluyla tebligat yapıldığını, savunma yazısını alan davacının bu kez de izinsiz ve mazeretsiz olarak işe gelmediğini, buna ilişkin tutanağın işyerinde bulunan diğer işçilerle birlikte tutulduğunu, iş akdinin devamsızlık sebebiyle haklı nedenle feshedildiğini, davacıya her ay düzenli olarak fazla mesai ücretlerinin ödendiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini ileri sürmüş olup, davalı ise dosyaya ibraz ettiği para makbuzları ile fazla çalışma ücretlerinin elden ödendiğini savunmuştur. Mahkemece, fazla çalışma ücreti hesap edilirken davacı imzasını içerir para makbuzları dikkate alınmamıştır. Davacının bu makbuzlar ile ilgili beyanı alınarak, sonucuna göre makbuzlar altındaki imzaların davacıya ait olduğunun anlaşılması halinde, aylık ücretin üstünde kalan miktarların fazla çalışma alacağından mahsubu gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinde Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceği ancak hükmedilen ücretin kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceği düzenlenmiştir.
Öte yandan, Dairemiz uygulamasında, tanık beyanlarına göre ispatlanan fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacakları yönünden yapılan uygun makul bir oranda indirim ile ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde bir kurala yer verilmediğinden ve ayrıca işçinin davasını açtığı veya ıslah yoluyla dava konusunu arttırdığı aşamada mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı bilinemediğinden, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarından yapılan indirimlerden dolayı reddine karar verilen miktar bakımından kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamında yer alan ek raporda hakkaniyet indirimi olmaksızın zamanaşımına uğradığı belirtilen miktar toplam 583,28 TL olup, alacaklarda yapılan hakkaniyet indirimlerden dolayı reddine karar verilen miktar bakımından kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceği hususu da dikkate alınarak, mahkemece davalı lehine AAÜT 13/2. maddesine uyarınca 583,28 TL vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken 369,04 TL vekalet ücretine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.