Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/3351 E. 2019/1118 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3351
KARAR NO : 2019/1118
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 07.01.2008 tarihinden 19.04.2014 tarihine kadar çalıştığını, rapor bitiminde davalı işyerine gittiğinde yerine başkasının alındığını öğrendiğini ve alacaklarının ödenmediğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş akdine devamsızlık nedeniyle son verildiğini söz konusu raporun bitim tarihi olan 19- 20 -21 Nisan günlerinde de davacının iş yerine gelmediğini, feshin haklı nedene dayalı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının iş akdinin davalı tarafından rapor bitimi 19-20-21.04.2014 tarihlerinde işe gelmediğinden bahisle haklı nedenle feshedildiği, bu nedenle kıdem tazminatına hak kazandığı, ihbar tazminatına hak kazanamadığı,davalı tarafça ispat edilemediğinden kıdem tazminatı alacağı yönünden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği belirtilmesine karşın hüküm yerinde kıdem ve ihbar tazminatları reddedilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve temyiz edenin sıfatına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
Öncelikle, Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde özellikle düzenlenmiştir.
Gerekçe – hüküm çelişkisi, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık bozma sebebidir
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece gerekçede iş akdinin işveren tarafından rapor bitiminde gelmemesi nedeniyle haklı olarak sonlandırıldığı belirtilip gerekçenin devamında davacının bu nedenle kıdem tazminatına hak kazandığının ancak ihbar tazminatına hak kazanamadığının belirtilmesi, hüküm yerinde ise kıdem ve ihbar tazminatının reddedilmesi çelişkilidir.
Mahkemece, gerekçe ve hüküm fıkrası arasındaki aykırılığın giderilmesi suretiyle gerekçeli, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi hatalı olmuştur.
3-Kabule göre ise,
Davacı 19.4.2014 tarihinde sağlık nedeniyle aldığı raporun bitiminde işi başı yapmak için işyerine gitmesine rağmen işverence işe başlatılmadığını iddia etmiş, davalı ise davacının iş başı yapmadığını, bu nedenle devamsızlık nedeniyle iş akdine haklı nedenle son verildiğini savunmuştur.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının iş başı yaptığı halde başlatılmadığını ve devamsızlık tutanaklarının gerçeğe aykırı olduğunu ispatlayamadığı, 19-20-21.4.2014 tarihlerinde işe gelmeyen davacının iş akdinin davalı tarafından haklı nedenle 22.4.2014 tarihinde sonlandırıldığı görüş olarak bildirilmiştir.
Dosya incelendiğinde; davalı işyerinde ekmek dağıtım işinde 5 yıl 9 ay 11 gün süre ile çalışan davacının dinlenilen tanıklarının, davacının sağlık nedeniyle rapor aldığı için işverence işten çıkartıldığını; davalı tanıklarının davacının neden işten çıkartıldığını bilmediklerini beyan ettikleri görülmektedir. Davalı yanca, devamsızlık tutanaklarında isimleri geçen tanıklar ise dosyaya tanık olarak bildirilip dinletilmemiştir.
İş akdinin kıdem ve ihbar tazminatı gerektirmeyecek şekilde son bulduğunu ispatla yükümlü olan davalı işveren olup işverenin devamsızlık tutanaklarının doğruluğunu ortaya koyacak bir delil sunamadığı, işyerinde 6 yıla yakın süre ile çalışan davacının tazminatlarını yakacak şekilde işi bırakıp gitmesinin ise hayatın olağan akışına aykırı olduğu dikkate alındığında, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki görüşün bu yönüyle dosya kapsamına uygun düşmediği anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenler ile mahkemece kıdem ve ihbar tazminatının hüküm altına alınması dosya içeriğine uygun düşecektir.
Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davacıya iadesine, 17.01.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.