Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/32878 E. 2020/4598 K. 09.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/32878
KARAR NO : 2020/4598
KARAR TARİHİ : 09.03.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar ve ihbar olunan vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, kıdem ve ihbar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalılar vekilleri ve ihbar olunan Milli Eğitim Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
İhbar olunan Milli Eğitim Bakanlığı’nın Temyizi Yönünden;
İhbar olunan Milli Eğitim Bakanlığı hakkında temyize konu kararda bir hüküm kurulmadığı anlaşılmakla, ihbar olunanın kararı temyiz hakkı bulunmadığından temyiz isteminin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. Maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. ve 432. maddeleri uyarınca REDDİNE,

Davalıların Temyizi Yönünden;
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının iş akdinin feshi konusu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda davacı dava dilekçesinde 19.01.2015 tarihinde iş akdinin haksız nedenle feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı talebinde bulunmuş olup mahkemece de aynı tarihte davacının iş akdinin haksız yere feshedildiğinin kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı hüküm altına alınmıştır. Ancak davacı asıl işveren Türksat Uydu Haberleşme Kablo Tv ve İşletme A.Ş. bünyesinde alt işveren olan Bilge İletişim Organizasyon Rehberlik İnşaat Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. işçisi olarak 07.01.2013-19.01.2015 tarihleri arasında çalışmış 20.01.2015 tarihi itibari ile de asıl işveren Türksat Uydu Haberleşme Kablo Tv ve İşletme A.Ş. işçisi olarak çalışmasına devam etmiş ve bu çalışmasının da hizmet döküm cetveli ile 03 kodu (istifa) yer alan işten ayrılış bildirgesine göre 27.02.2015 tarihinde son bulduğu ayrıca dosya içerisinde yer alan 27.02.2015 tarihli davacının imzasının yer aldığı belgede özetle kendi isteği ile ayrıldığından istifasının kabulünü arz ettiği hususunun yazılı olduğu görülmüştür. Açıklanan hususlar karşısında davacının 19.01.2015 tarihinde iş akdinin son bulmayarak asıl işveren Türksat Uydu Haberleşme Kablo Tv ve İşletme A.Ş. bünyesinde devam ettiği feshin ise 27.02.2015 tarihinde gerçekleştiği anlaşılmakla bu tarihteki fesih olgusunun araştırılarak davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamadığının değerlendirilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozma sebebidir.
3-Taraflar arasında davacının aldığı ücret konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanun’un 323. maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Yasanın 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır.
Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanun’un 8. ve 37. maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta primi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre aylık 5.053,21 TL brüt ücret aldığını iddia etmiştir. Dosya içeriğinden; hizmet döküm cetvelinde Aralık 2014 ayında 5.027 TL kazancın olduğu, banka kayıtlarında davacıya 2014 Kasım ve Aralık aylarında 3.156,00 TL, Ocak 2015 ayında ise 3.161,00 TL ödeme yapıldığı görülmektedir. Hükme dayanak alınan bilirkişi kök raporunda, davalının ücreti hizmet döküm cetvelinde Aralık 2014 ayındaki kazanç olan 5.027,28 TL kabul edilerek kıdem tazminatı tavanına göre hesaplama yapılmış ise de, davacının ücretine yönelik bu kabul yerinde değildir. Ücreti ispatla mükellef olan taraf davacı taraftır. Davacı taraf tanık deliline başvurmuştur. Mahkemece dinlenen davacı tanıklarının, davacının aylık net ücretinin 3.000,00 TL olduğuna dair beyanda bulundukları görülmüştür. Bu miktar çıplak ücrete esas alınmak suretiyle giydirilmiş brüt ücret belirlenerek taleplerin değerlendirilmesi dosya kapsamına uygun düşecektir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde verilen karar hatalı olup kararın bozulması gerekmiştir.
4-Mahkemece, kabul edilen ihbar tazminatına temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmiş ise de, davacı dava açmadan önce davalılardan Türksat Uydu Haberleşme Kablo Tv ve İşletme A.Ş.’ne alacaklarının ödenmesi talebini içeren ihtarname göndermediğinden bu davalı bakımından temerrüt oluşmamış, temerrüt yalnızca kendisine dava öncesi ihtarname tebliğ edilen diğer davalı Bilge İletişim Organizasyon Rehberlik İnşaat Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. bakımından oluşmuştur. Mahkemece ihbar tazminatı yönünden her iki davalı aleyhine faiz başlangıcı noktasında ayrı ayrı hüküm oluşturulması gerekir iken, bu durumun gözetilmemesi de hatalı olup ayrıca bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 09.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.