Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/32047 E. 2020/4168 K. 04.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/32047
KARAR NO : 2020/4168
KARAR TARİHİ : 04.03.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı iş yerinde tır şöförü olarak çalıştığını iş sözleşmesine haksız olarak son verildiğini belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yılılk izin alacağı, fazla mesai alacağı, ulusal bayram ve genel tatil alacağı, ücret alacağı taleplerinin davalıdan tahsinili alep etmiştir
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşçi ücretlerinin ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 37. maddesine göre, işçiye ücretinin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
Somut olayda, davacı son ay ücretinin ödenmediğini iddia etmiş yapılan yargılamada ise davacının imzasını taşıyan ücret bodrosu sunulmadığından ücretinde ödendiğinin işveren tarafından ispat edilemediği gerkçesi ile davacının ücret alacağı talebinin kabulüne karar verimiştir. Ancak dosya kapsamı incelendiğinde davacının son ay ücretinin ödendiğine ilişkin Mart/2015 bodrosunun cevap dilekçesinin ekinde sunulduğu ve imzalı olduğu imzanın ise davalı tarafından açıkça inkar edilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda davalının son ay ücretinin ödendiğini ispat ettiği anlaşıldığından davacının ücret talebinin reddi gerektiği halde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozma sebebidir.
3-Taraflar arasında davacının yıllık izin ücreti talep edip edemeyeceği de anlaşmazlık konusudur.
4857 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda davacının yıllık izinini kullandığına ilişkin imzalı yıllık izin defteri bulunmadığı gerekçesi ile 14 gün yıllık izin hakkının olduğu belirtilerek yıllık izin ücreti alacağı talebinin kabulüne karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde ise davalı tarafça cevap dilekçesi ekinde sunulan 15.10.2010, 27.12.2014, 27.02.2015 tarihli davacının imzasını içeren 15.10.2014 tarihli olan hariç işveren tarafından imzalanmış senelik izin fomlarının bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda her ne ne kadar yıllık izin defteri sunulmamış ise de Hukuk Muhakemeleri Kanunu 31. madde gereği söz konusu senelik izin formları davacıya gösterilerek formlarda belirtilen izin süresinin kullanılıp kullanılmadığı hakkında davacı beyanı tespit edildikten sonra karar verilmesi gerekmekte iken bu husus gözetilmeden davacının yıllık izin alacağı hususunda hüküm tesisi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, 04.03.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.