Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/31044 E. 2020/3269 K. 24.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/31044
KARAR NO : 2020/3269
KARAR TARİHİ : 24.02.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının 12/10/2012 tarihinde emekli olarak işten ayrıldığını, kıdem tazminatı ödemesinin parça parça yapıldığı, yapılan ödemelerin önce faize mahsup edilmesi gerektiğin ayrıca fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil alacakları ile yıllık izin alacağının ödenmediğini ileri sürerek belirtilen işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıda bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma alacağının bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Çalışma düzenin ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma, alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışma alacaklarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde; “ ilk zamanlar iş yeri bünyesinde 3 kişi ile birlikte çalışmış iken işe girdikten 6 ay bir sene sonra bir dönem 4 kişiye çıktığı, yaklaşık 5 yıl kadar 4 kişi ile birlikte çalıştıktan sonra son 20-25 yıl genelde iki kişi ile birlikte çalıştığı, bazen tek başına çalışmanın dahi olduğu, iş bünyesinde çalışma saatlerinin akşam 20:00’dan sabah 08:00’a kadar bir kişi çalıştığı ve diğerine nöbet devrederek çalıştıkları, sabah 08:00 nöbeti alan müvekkilinin akşam 20:00’ye kadar iş yerinde fiilen çalıştığı, iki kişinin sürekli 12’şer saat çalışarak haftalık olarak nöbet vardiya değişikliği yaptığını” ileri sürmüş, davalı ise; davacının fazla çalışmasının bulunmadığını savunmuş, Mahkemece; “Fazla çalışma ücret talebi için; davacı iddiasını yazılı belge ile ispat edememişse de bodro tanıkları beyanları alınmış; davacının değişik yıllarda farklı görevlerde ve farklı mesai saatleri ile çalıştığı anlaşılmakla, iddia edilen dönemlerde birlikte aynı mesai ve aynı görevde çalıştığı anlaşılan davacı tanıkları beyanları ile müşterek tanık … beyanlarına itibar edilmiş, davalı tanıklarının halen davalı işyerinde çalışıyor olması ve davacının iddia ettiği alandaki işte çalışmasını ve saatini bilebilecek doğrudan bilgi ve görgüye sahip olmamaları nedeniyle değişik yöndeki beyanlarına itibar edilmemiştir. Davacının haftalık 18 saat fazla mesai yaptığı kabul edilmiştir.” gerekçesi ile davacının haftalık 18 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir.
Mahkemenin gerekçesinde yer verdiği ortak tanık …; ” Ben aynı bölgede olan su pompasına yüzelli metre mesafede bulunan elektrik santralinde çalışıyordum, davacı ise su pompasında çalışıyordu, davacı hatırladığım kadarıyla 1983 veya 1987 tarihinden emekli olduğu döneme kadar orada çalıştı, davacı günde sekiz saat çalışıyordu, ondan başka su pompasında çalışan bir kişi daha vardı. Davacı sekizer saat olmak üzere devamlı çalışıyordu, Davacı … …’le birlikte çalışan kişinin adı … idi” şeklinde beyanda bulunmuştur. … ise; “Ben davacıyı çalıştığımız yerden tanırım, davacı… mevkiindeki su pompasında çalışıyordu, ben de halen orada çalışıyorum, ben 1989 yılından beri aynı yerde çalışıyorum, Ben işe ilk başladığım dönemde bizden başka iki kişi daha vardı, onlar biz işe başladıktan yaklaşık on sene sonra emekli oldular. Biz iki kişi çalışıyorduk ancak orada bulunan santralden de zaman zaman gelip nöbete giren arkadaşlar oluyordu, biz günde sekizer saat çalışıyorduk, üç vardiya halinde çalışıyorduk. Bu vardiyalardan birine santralden gelen arkadaşlar giriyordu, cumartesi pazar çalışıyorduk, santralden vardiya için bize gelen işçiler değişik oluyordu, sürekli aynı kişi gelmiyordu, …, … bu kişilerden bir kaçıdır. Davacı … … tek başına kaldığında yirmi dört saat çalışıyordu, davacı tek başına çalıştığında da lojmanda kalıyordu” şeklindedir. Bizim seyrek olarak örneğin ayda bir gibi bir gün şeklinde izne gidenler olduğunda on ikişer saat çalışmamız oluyordu bu devamlı olmadı, arada bir oluyordu,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında özellikle mahkemenin gerekçesinde yer verdiği tanık … ile tanıkların davacı ile birlikte çalışmasının geçtiğini beyan ettikleri tanık …’nın beyanına göre; davalı işyerinde 3 vardiya halinde çalışmanın bulunduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda davacının birlikte çalıştığı tanık olan …’nın beyanına üstünlük tanınması ve bu tanığın istisnai hallerde 12 saat çalışıldığını beyan etmesine rağmen, davacının sürekli 12 saat çalıştığı kabul edilerek haftalık 18 saat üzerinden fazla çalışma alacağı hesabı yapılması hatalı olmuştur. Ayrıca yine dinlenen davacı tanıklarından …’nin Dairemizin incelemesinden geçen 2016/31962 Esas, 2019/19500 Karar sayılı 21.10.2019 tarihli ilamında bu davacının fazla çalışma alacağının Mahkemece reddine dair verilen karar onanmıştır. Bu durumda mahkemece dinlenen davacı tanığı Niyazi’nin beyanına göre, davacının fazla çalışma alacağının bulunduğunu ispat edemediği kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24/02/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.