Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/30159 E. 2020/3446 K. 25.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/30159
KARAR NO : 2020/3446
KARAR TARİHİ : 25.02.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalılar … ile … vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi İ. Tüysüzoğu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalılar … ile … ortak girişimi tarafından üstlenilen “Afet Konutları” yapım işinin “64 adet konutun, dış cephe kaplama, iç dış sıva, şap, fayans ve karo işlerinin yapılmasına ilişkin” kısmının diğer davalı …’e verildiğini, davacının da 01/04/2013 tarihinden itibaren alçı ustası olarak bu işyerinde çalışmaya başladığını, davacı haftanın 7 gününde çalıştığı halde puantajlarına yalnızca bir yevmiye yazıldığını, iş sözleşmesinin 28/11/2013 tarihinde mevsimin ve işin bitimi gerekçe gösterilerek davalı işverence feshedildiğini, 2013 yılının Temmuz ayından itibaren ücret ödemediğini, günlük ücretinin 100,00 TL olduğunu fesih tarihi itibariyle ödenmeyen ücret alacağının 90 günlük ücret tutarında olduğunu, davalılardan … ile … ortak girişimi ile davacıyı çalıştıran diğer davalı … arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğunu, davalı … İdaresinin ise ihale makamı olarak ödenmeyen üç aylık ücret tutarından sorumlu olduğunu ileri sürerek, ihbar tazminatı alacağı, ödenmeyen ücret alacağı, fazla çalışma ücret alacağı, hafta tatili ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiş; birleşen davada ise yine aynı alacakların bir kısmının davalılardan …, … ve …’ten tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılardan … vekili, davanın görüldüğü mahkemenin yetkisiz olduğunu, Afet Konutları Yapım İşinin İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü tarafından yaptırıldığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, idarenin sadece ihale makamı olduğunu, davalılar …- … tarafından üstlenilen işe ilişkin sözleşmede ‘alt yüklenici’ öngörülmediğinden alt yüklenici çalıştırılmadığının belirtildiğini, davacının söz konusu inşaatta ne sıfatla çalıştığının bilinmediğini, arıca işin kesin hesabının yapıldığını, her hakediş döneminde ilan tutanaklarının ilan edildiğini, ancak başvuru olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … vekili; diğer davalı … ile aralarında asıl işveren alt işveren ilişkisi olmadığını, işin götürü usulde verildiğini, işyeri kayıtları incelendiğinde davacının çalışmasına ilişkin hiçbir kayıt bulunamadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, ayrıca inşaat işçisinin ücretinin asgari ücret olabileceğini beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalılardan …; davalılar … ve … ile, bu kişiler tarafından üstlenilen Afet Konutları Yapım İşine ait 64 konutun dış cephe kaplama, iç dış sıva, şap fayans ve karo işlerini yapmak üzere anlaşma yaptığını, işin niteliği gereği kendisinin müteahhitlerden para aldıkça işçilere ödeme yapabildiğini, ancak Temmuz 2013 ayından itibaren kendisine ödeme yapılamadığını, işçilerin işin bitimi gerekçe gösterilerek işten çıkarıldıklarını, her ne kadar taşeron olarak gösterilmiş ise de, aslında kendisinin taşeron değil davacının da aralarında bulunduğu diğer işçiler gibi bir işçi olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanılan deliller, tanık beyanları ve bilirkişi raporu doğrultusunda asıl davanın kısmen kabulüne birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davacı vekili, davalılardan … vekili ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Mahkemece, bir taraftan “davacı tanık beyanları ile davacının alacaklarının ödenmediği, davalılardan …’e yöneltilen yemin teklifinin davalı tarafça kabul edildiği, ihbar tazminatına hak kazandığı ayrıca kendisine ödenmeyen fazla mesai alacağı, alacağı haklarının bulunduğu anlaşılması nedeni ile dosyanın hesap bilirkişisine tevdi edilmiş hesap bilirkişisinin raporu verilere uygun denetime uygun hüküm kurmaya elverişli olduğundan aynen benimsendiği” belirtilmek suretiyle davacının aylık ücretinin 100,00 TL olduğu kabul edilmiş, diğer taraftan asıl davada 16/04/2015 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesis edilmiş, birleşen davanın ise bilirkişi raporundaki miktarlara göre ispat edilemediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Oysa, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen günlük ücret miktarı 70,80 TL olup, haftalık fazla çalışma süresi ise 6 saattir. Davalı …’in hükme esas alındığı bildirilen yemin beyanında ise davacının ücretinin 100,00 TL olduğu, haftada 7 gün çalıştığı, günlük 07.30 -18.30 saatleri arasında çalıştığı belirtilmiştir. Taraflardan birinin usulüne uygun yemin beyanının kendisini bağlayacağı muhakkaktır. Ancak, mahkemece bir taraftan yemine değer verildiğinin belirtilip, diğer taraftan farklı içerikteki bilirkişi raporuna itibar edilerek gerekçeli kararda çelişki oluşturulması yerinde değildir. Bu halde tarafların hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir. Ayrıca, dosya kapsamında iki bilirkişi raporu bulunmakta olup, her iki rapor arasında önemli ölçüde farklılıklar bulunduğu görülmektedir. Gerek söz konusu çelişkilerin giderilmemesi gerekse gerekçeli kararda taraflara yüklenen haklar ve borçların tüm hukuki dayanaklarının tutarlılık içinde gerekçeleri ile birlikte ortaya konulmamış olması bozma sebebi olarak kabul edilmiştir.
2-Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarının beyanları, gerekçeli karara bir başka dosyanın davacısına ilişkin beyanlar olarak geçmiştir. Davacı tanıklarının dava dışı “Fırat” isimli bir başka işçiye ilişkin beyanlarının, eldeki dosya ile ilgisi bulunmamaktadır. Aynı şekilde, gerekçeli kararda isimleri bildirilen davalı tanıkları doğru ise de, tanıkların beyanları bu dosyanın davacısı ile ilgili değildir. Gerekçeli kararda, yargılama sırasında dinlenen tanık beyanları yerine başka tanıkların beyanlarına yer verilmesi bir başka hatalı yöndür.
3-Kabule göre ise, … tarafından ihale edilen Afet Konutları yapım işini diğer davalı … ile birlikte üstlenen davalılardan …’ın dava tarihinden önce vefat ettiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı vekili, 17.03.2015 havale tarihli dilekçesinde anılan davalı hakkındaki davasını geri aldığını belirtmiş ise de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 123. maddesinde “Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir” düzenlemesi mevcuttur. Bu durumda “davanın geri alınması” ancak karşı tarafın açık muvavakati ile hüküm doğurabilecek bir usul işlemi olup, davalı …’ın dava tarihinden önce öldüğü basit bir araştırma ile öğrenilebilecek iken, bu konuda gerekli özen gösterilmeden hakkında dava açılması sebebi ile davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 25.02.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.