YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/30051
KARAR NO : 2020/3461
KARAR TARİHİ : 25.02.2020
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işveren bünyesinde aşçı olarak aralıksız çalıştığını, en son aylık net ücretinin 1.400,00 TL olduğunu, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini, davacının yıllık izin ücretlerinin eksik ödendiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Taraflar arasında davacının aylık ücret miktarı uyuşmazlık konusudur.
Davacı taraf, davalıya ait hastanenin mutfak bölümünde aşçı olarak aylık 1400 TL ücretle çalıştığını ileri sürmüştür. Mahkemece, 2008 yılına ait imzasız bordrolardaki ücret miktarının aynı dönemin asgari ücret tutarından fazla olduğu göz önüne alınarak, bordrodaki ücret miktarının gerçek ücreti yansıttığı kabul edilmiştir. Dosya kapsamında banka kayıtları mevcut ise de, bu kayıtlardaki ödemelerin düzensiz olduğu görülmektedir. Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıkları, aynı gün Dairemizce temyiz incelemesi yapılan (2016/30051 E., 2016/30052 E. ve 2016/30053 E. sayılı) üç dosyanın davacıları için tek duruşma tutanağı ile dinlenmiştir. Tanıkların, ücrete ve çalışma süresine yönelik anlatımlarının hangi dosyanın davacısına ilişkin olduğu belli değildir. Mahkemece, aynı gün incelenen dosyalardan birisinde (2016/30053 E.) davacı tanıklarının anlatımlarına itibar edilerek ücret miktarının 1400 TL olduğu kabul edilmiş, diğer iki dosyada ise yine aynı tanık anlatımları mevcut olmasına rağmen ücret miktarının bordrodaki ücret miktarı olarak kabulüne karar verilmiştir. Davacının ücret miktarı konusundaki araştırma ve inceleme yetersizdir. Davacı tarafından her bir dosya için ayrı ayrı bildirilen tanıkların, yine tüm dosyaların davacıları yönünden ayrı ayrı dinlenmesi, tanıkların davacı ile birlikte çalışıp çalışmadığı , davacının ücreti hakkında bilgi sahibi olup olmadığı noktasında titizlikle inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre ücret miktarının belirlenmesi gereklidir.
Ayrıca yapılan emsal ücret araştırması da yetersiz olup, davacı işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı, ayrıca Türkiye İstatistik Kurumunun resmi internet sitesindeki “kazanç bilgisi sorgulama” kısmından da faydalanılabileceği göz önüne alınarak emsal ücret araştırması sonucunda elde edilen verilerle, tanık anlatımları dahil olmak üzere tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
2-Davacının çalışma süresinin belirlenmesi ve bu sürenin kesintisiz olup olmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Davacının davalıya ait işyerinde 30/09/2001-14/09/2008 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı kabul edilerek hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır. Ancak dosya kapsamında bulunan Sosyal Güvenlik kayıtları eksik olduğu gibi, uyuşmazlık konusu dönemin tamamına ilişkin hizmet alım sözleşmeleri de bulunmamaktadır. Hizmet döküm cetveli incelendiğinde, davacının bazı çalışma dönemleri arasında kesintiler bulunduğu görülmekte olup, mahkemece eksik bilgi ve belgelere rağmen davacının kesintisiz çalıştığı kabul edilerek sonuca gidilmesi isabetli değildir.
3-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık yıllık izin ücreti ile ilgilidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukukunda bu yükümlülüğün anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir.
Somut olayda davacı vekili süre belirtmeksizin davacının yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, davacının toplam hizmet süresince 6 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.
Oysa davacı dava dilekçesinde hem yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, hem de izin ücretinin eksik ödendiğini bildirmiştir. Davacının bu beyanına rağmen hiç izin kullanmadığının ve hiç izin ücreti ödenmediğinin kabulü isabetsizdir. Ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunda dosyadaki puantajlar ile bordroların imzasız olduğu, bu sebeple bu kayıtlar dikkate alınmadan izin ücreti hesaplandığı belirtilmiştir. Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 6 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının gerek dava dilekçesindeki açıklamaları, gerekse imzasız bordro ve puantaj kayıtları ile ilgili beyanı alınıp bu yönler açıklığa kavuşturulduktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, 25.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.