Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/29526 E. 2020/2049 K. 10.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/29526
KARAR NO : 2020/2049
KARAR TARİHİ : 10.02.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili müvekkilinin davalı şirketin Rüzgar Enerji Santralinde teknisyen olarak 26/11/2012 tarihinde çalışmaya başladığını 05/12/2014 tarihinde İş Kanunu 24/II-e maddesi gereğince iş akdini feshedildiğini belirterek kıdem tazminatı ile birtakım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davacı vekili ile davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının fazla çalışma ücreti alacağı ile ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Aynı ilkeler, ulusal bayram genel tatil ücreti alacağının ispatı bakımından da geçerlidir.
Somut olayda, davacı tarafından davalıya gönderilen 05.12.2014 tarihli ihtarname davalıya 05.12.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup iş bu ihtarnamede davalıdan 20.000,00 TL fazla mesai ücreti talep edilmiştir.Mahkemece davacının fazla mesai alacağına ilişkin talebinin kısmen kabulü ile; brüt 22.037,50-TL bu miktarın 1000,00-TL sine dava tarihinden itibaren, geriye kalana ise ıslah tarihinden itibaren yıl içindeki mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden faiz uygulanarak davalıdan alınarak, davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, yasal kesintilerin tahsilat aşamasında kesilmesine karar verilmiştir. Fazla mesai alacağının kabulü isabetli ise de ihtarnamede talep edilen kısım olan 20.000,00 TL’ye temerrüt tarihinden itibaren, geri kalanına ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmemiş olması hatalıdır.
3- Diğer yandan mahkemece dosyaya ibraz edilen iş sözleşmesinde aylık ücrete hafta tatili ve genel tatil ücretinin dahil olduğu belirtildiğinden davacının resmi tatil dini ve milli bayram alacaklarına hak kazanamadığı kabul edilmiştir. Ne var ki ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılacak çalışmalara ilişkin ücretlerin aylık ücrete dahil olduğu yönündeki kayıtlar geçersiz olup, bu kayıtlara ancak çalışılmayan ulusal bayram ve genel tatil günlerinin ücreti yönünden geçerlilik tanınabilir. Davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığının kabulü halinde, bu çalışmaya ait ücretin ayrıca ödenmesinin gerektiği hususunun göz önüne alınmaması hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 10.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.