Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/29186 E. 2020/2569 K. 13.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/29186
KARAR NO : 2020/2569
KARAR TARİHİ : 13.02.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:
Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacağının tahsiline karar verilmesini, karşı davanın reddini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı, davacının davasının reddini, ihbar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle asıl dava yönünden davanın kısmen kabulüne, karşı dava yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davalı tarafın ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık vardır.
Somut olayda; mahkemece, dinlenen davacı tanığı …’un davacının haklarını alamadığı için işten ayrıldığını beyan ettiğini, bu durumda ilgili yargıtay kararları da dikkate alınarak iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş sayılacağından kıdem tazminatına hak kazanacağı ancak ihbar tazminatına hak kazanmayacağı bu durumda davalı tarafın açtığı karşı davada ihbar tazminatına hak kazanacağı gerekçesiyle davalı taraf lehine ihbar tazminatına hükmedilmiştir.

Dosya kapsamından, davacı tarafın bir kısım işçilik haklarını alamadığından dolayı haklı nedenle feshinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, mahkeme davacının haklı nedenle iş sözleşmesini feshettiğine ilişkin kararı yerindedir. Ancak, haklı nedenle iş sözleşmesini fesheden davacı aleyhine ihbar tazminatına hükmedilmesi hatalı olup kararın bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasında davacının fazla mesai alacağının hesaplanmasında da uyuşmazlık vardır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun, taleple bağlılık ilkesini düzenleyen 26. maddesine göre, “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
Somut uyuşmazlıkta; davacı taraf dava dilekçesinde, davalı şirkette 2 vardiya usulü çalıştığını, gündüz vardiyasında sabah 08.00’den akşam 19.00’a kadar çalıştığını, bu çalışma şeklinin 2012 yılına kadar devam ettiğini, 2012 yılından sonra ise yine sabah 08.00’den akşam 18.00’e kadar çalıştığını, 2012 yılına kadar günde 11 saat, 2012 yılından işten ayrılana kadar da günde 10 saat çalıştığını iddia etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı tarafça sunulan kayıtlara dayanılarak fazla mesai süreleri tespit edilirken haftalık 22, 23, 26,5 saatler gibi fazla mesai sürelerinin belirlendiği görülmekle birlikte davacının belirttiği günlük çalışma saatleri dikkate alındığında hesaplanan fazla mesai sürelerinin davacının talebini aştığı anlaşıldığından talep aşılarak yapılan hesaplamaya göre karar verilmesi hatalı olup, kararın bu yönüyle de bozulması gerekmiştir.
4-Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Aynı ilkeler, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışmanın ispatı bakımından da geçerlidir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı tarafça sunulan kayıtlara dayanılarak fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacakları hesaplanmıştır. Hesaplamaların kayıtlara göre yapılması nedeniyle indirim yapılmaması gerekirken indirim yapılması isabetsiz olup bu hususta diğer bir bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 13.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.