Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/28981 E. 2020/2087 K. 10.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/28981
KARAR NO : 2020/2087
KARAR TARİHİ : 10.02.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı dava dilekçesinde, 01.04.2012 tarihinde Toplu İş Sözleşmesi uzmanı olarak işe başladığını, 11.06.2014 tarihine kadar çalıştığını, 2012 yılı işe başlamasından önce 2011 yılı mart ayında sendika genel merkez yönetimi için seçim yapıldığını, bu sebeple sendika merkezinde ayrışmalar ve gruplaşmalar olduğunu, bu durumun seçim sonrası devam ettiğini, hem yöneticiler hem de çalışma arkadaşları tarafından psikolojik taciz ve mobbinge maruz kaldığını ileri sürerek manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iddiaların asılsız olduğunu, davacıya baskı uygulanmadığını, diğer personellerden ayırt edilmediğini, kendisinin ötekileştirme çabası olduğunu, genel kurul ikramiyesinin kendisine ödendiğini, toplu iş sözleşmesi toplantılarına katılmasının sağlandığını, davacının istifa ederek ayrıldığını, dava açarak para talep ettiğini iyiniyetli yaklaşımın suistimal edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece,davacı tanıklarının beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacıya mobbing uygulandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında davalı işveren vekilince davacıya mobbing uygulanıp uygulanmadığı ve davacının kişilik haklarına saldırı olup olmadığı hususu tartışmalıdır.
Aynı ortamda bulunan veya aynı organizasyona bağlı olan bir veya birden fazla kimsenin, bir kişiye belli bir amaçla, sistematik bir şekilde, yılgınlık, korku, tedirginlik, endişe, bunalım, bıkkınlık, sıkıntı veya kaygı oluşturacak söz, tutum veya davranışlarla psikolojik ve duygusal baskı kurarak onu belli şekilde davranmaya ya da davranmamaya, ortak alandan uzaklaştırmaya, güçsüzleştirmeye, değersizleştirmeye, aşağılamaya, küçük düşürmeye veya pasifize etmeye yönelik çabalarına mobbing denilir.
İşyerinde mobbing, belirli kişi ya da kişilerin zarar verici söz, tutum ve davranışlarına maruz kalınmasıyla başlayan yıldırma, yıpratma, sindirme, bıktırma ve belli şekilde davranmaya mecbur bırakma sürecini içermektedir. Bu sürecin başından sonuna kadar hedef alınan kişi veya kişilere sistemli bir şekilde psikolojik, duygusal ve sosyal saldırı gerçekleştirilmektedir. Hedef alınan kişinin şeref, kişilik, karakter, inanç, değer, yetenek, tecrübe, düşünce, tercih, yaşam biçimi ve kültür gibi yönlerine topluca bir saldırı söz konusudur. Bu saldırı, dedikodu ve söylenti çıkarma, iftira atma, çalışanlar önünde küçük düşürme, hafife alma, karalama, kötüleme ve yok sayma gibi kişiyi zihinsel, ruhsal, fiziksel ve bedensel olarak etkileyebilecek eylemlerle yapılmaktadır.
Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre mobbing, “bir veya bir grup işçiyi sabote etmek için yapılan, zalimce, kötü niyetli, intikamcı, aşağılayıcı ve eleştirici tavırlarla kendini gösteren davranış biçimi” şeklinde tanımlanmaktadır.
Mobbingi; stres, tükenmişlik sendromu, işyeri kabalığı, iş tatminsizliği ya da doyumsuzluğu gibi olgulardan ayıran husus, belli kişinin belli bir amaca yönelik olarak hedef alınması, yapılan haksızlığın sürekli, sistematik ve sık oluşudur.
Süreklilik göstermeyen, belli aralıklarla sık sık tekrarlanmayan, haksız, kaba, nezaketsiz veya etik dışı davranış mobbing olarak nitelendirilemez.
Davacı işçi; Toplu İş Sözleşmesi uzmanı olarak davalı işyerinde çalıştığını, 2011 yılı sendika genel merkez yönetimi seçiminden sonra oluşan gruplaşmalar ve ayrışmaların davacının işe girdiği 2012 yılında da devam ettiğini ve bir kısım personel ve yönetim tarafından ötekileştirilerek karşı tarafın adamı, muhalif olarak yaftalandığını, uzmanlık alanı ve görev tanımı içinde yer alan işlerin verilmediğini, olumsuz lakaplar takıldığını, personelin kendisi ile iletişiminin koparılmaya çalışıldığını,bu nedenlerle mobbinge uğradığını ileri sürerek manevi tazminat talep etmiştir. Davalı davacının mobbinge uğradığına ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davacı tanık beyanlarına dayanılarak davacıya mobbing uygulandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile davacı lehine manevi tazminata hükmedilmiştir. Aynı işyerinde çalışan bir başka toplu iş sözleşmesi uzmanı tarafından psikoljik taciz ve mobbing sebebi ile açılan dava sonucu manevi tazminatın kabulüne ilişkin karar Dairemizce 2016/24622 esas – 2019/23339 karar sayılı 12.12.2019 tarihli ilam ile bozulmuştur. Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davacının sistemli olarak psikolojik tacize uğradığı ve kişilik haklarının ihlal edildiğinin somut ve inandırıcı delillerle ortaya konmadığı, mobbingin yukarıda açıklanan unsurlarının bulunmadığı, bu nedenle davacının kişisel haklarının saldırıya uğradığının ispatlanmadığı gözetilerek manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, 10.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.