Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/280 E. 2016/803 K. 18.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/280
KARAR NO : 2016/803
KARAR TARİHİ : 18.01.2016

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Ankara 6. İş Mahkemesi
TARİHİ : 29/09/2015
NUMARASI : 2015/797-2015/1099

DAVA : Davacı, davalı sendika Bursa şubesi tarafından yapılan 25.07.2014 tarihli delege seçimlerinin ve buna yönelik olarak alınmış tüm karar ve işlemlerin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı sendikanın Bursa şubesinin 4. olağan genel kurulu için delege seçimlerini 25.07.2014 tarihinde gerçekleştirdiğini, ancak genel kurul sürecinde delege adaylığı sürecinden başlayarak seçimlerin sonuçlanmasına kadar birçok hukuk dışı işlem ve eylemin meydana geldiğini, “Şubelerin Delege Belirleme Usulüne İlişkin Yönetmelik” in açık hükümlerine rağmen davalı sendika şubesinin işyerlerindeki panolara adaylık duyurularını asmadığını ve bu durumun birçok üyenin hak kaybı yaşamasına sebep olduğunu, söz konusu şubenin resmi sitesinin de üyeler tarafından sürekli takip edildiğini, hiçbir ilan asılmadığı gibi internet sitesinde de duyuru yapılmadığının gözlendiğini, kanun ve yönetmelikte emredici olarak, seçme ve seçilme hakkının kullanılması için belirlenen hiçbir kurala uyulmadığını, bu usulsüzlüklerin yapılacak genel kurulun sonuçlarına tam olarak etki edeceğinin kuşkusuz olduğunu, yine yapıldı gösterilen ilanlarda dahi üyelerin bilgilerini kontrol etmesi ve adaylık müracaatını yapmalarını sağlayacak yeterli bilgi bulunmadığını, üstelik bazı hastanelerde delege seçimi başvurusuna dair herhangi bir ilan yapılmadığı gibi delege seçimlerinin yapılacağı gün sandık dahi kurulmadığını, 25.07.2014 tarihinde delege seçimlerinin yapılacağının şube tarafından bütün üyelere duyurulduğunu, ancak baskın şekilde delege adayları belirlendikten sonra hemen ertesi gün seçim yapılacağı şeklinde duyuru yapıldığını, halbuki yönetmeliğin 14. maddesine göre seçim tarihinin, seçimden yedi gün önce ilan edilmesi gerektiğini ileri sürerek delege seçimlerinin ve buna yönelik olarak alınmış tüm karar ve işlemlerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının talebinin hukuka aykırı olup reddinin gerektiğini, davacı yanın dava açmak amacıyla önceden hazırlık yaparak seçimi karalama kampanyasına seçimden önce başladığını, şube tarafından gerekli ilanların yapıldığını, ayrıca ilanların yönetmeliğe uygun olduğunu, davacılardan A.. B..’un delege adaylığı başvurusunda bulunmuş olup yapılan seçimler sonucunda delege seçildiğini, seçimin mevzuata uygun olarak yapıldığının bir diğer ispatının da bu durum olduğunu, seçimle ilgili duyuruların şube yönetimi tarafından mevzuata uygun biçimde yapıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı sendika B. şubesi yönetim kurulunun 21.07.2014 tarih ve 23 sayılı delege seçimlerine ilişkin kararının ve buna ilişkin yapılan işlemlerin iptaline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 2/1-ğ maddesinde sendikalar “İşçilerin veya işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek için en az yedi işçi veya işverenin bir araya gelerek bir işkolunda faaliyette bulunmak üzere oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar” olarak tanımlanmıştır. Anayasanın 51. maddesi de aynı doğrultudadır. Aynı maddenin son fıkrasında sendikaların yönetim ve işleyişlerinin demokrasi esaslarına aykırı olamayacağı vurgulanmıştır.
Somut olayda, davalı sendika B. şubesi yönetim kurulunun 15.07.2014 tarih ve 22 sayılı kararının birinci bendi ile şube 4. olağan genel kurulunun 13.09.2014 tarihinde gerçekleştirilmesine karar verilmiş, kararın diğer bentleri ile de delege seçim sürecine dair kararlar alınmıştır. Şube yönetim kurulunun 21.07.2014 tarih ve 23 sayılı kararı ile de yine delege seçim sürecine dair kararlar alınmıştır.
Şube olağan genel kurulunu oluşturacak delege seçimleri de 25.07.2014 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Dairemizin 13.04.2015 tarihli ilâmıyla, sadece 15.07.2014 tarih ve 22 sayılı şube yönetim kurulu kararının birinci bendinin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle bu yönden bozulmuştur.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usûli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usûli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usûli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usûli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usûli kazanılmış hak oluşturur.
Bu maddi ve hukuki olgular ışığında, mahkemece bozma ilâmına uyulmuş ise de, bozmanın gereği yerine getirilmemiştir. Bozma ilâmında açık olarak belirtildiği üzere, somut olayda, 15.07.2014 tarih ve 22 sayılı şube yönetim kurulu kararının sadece birinci bendinin iptaline karar verilmesi hatalıdır. Bu itibarla, mahkemece sadece belirtilen yönden talebin reddi ile şube yönetim kurulunun 15.07.2014 tarih ve 22 sayılı kararının diğer bentlerinin ve 21.07.2014 tarih ve 23 sayılı kararlarının iptaline karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.01.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.