Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/26671 E. 2020/4085 K. 03.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/26671
KARAR NO : 2020/4085
KARAR TARİHİ : 03.03.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının temizlik görevlisi olduğunu, davalı Bakanlığa bağlı hastanede ihale ile iş alan dava dışı alt işveren şirketler nezdinde 18.02.1999-28.02.2014 tarihleri arasında çalıştığını, emekliliğe hak kazanması nedeniyle iş akdini haklı olarak feshettiğini, çalıştığı süre boyunca yıllık izin kullanmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili Bakanlıktan ihale ile iş alan şirketlerin işçisi olarak çalıştığını, davacı ile aralarında hizmet akdi ilişkisinin bulunmadığını, davacının alacaklarından müvekkili Bakanlığın sorumlu olmayacağını beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar süresi içerisinde davalı Bakanlık vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, kabulüne karar verilen kıdem tazminatı ile yıllık izin ücret alacağı yönünden hesaplamaya esas alınan hizmet süresine ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dosya içerisinde mevcut Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarının incelenmesinde, davacının 18.02.1999-31.01.2003 tarihleri arasında çalışma kaydını bildiren işyerlerinin hangi işverenlere ait olduğu ve bu işverenler ile davalı … arasında hizmet alım sözleşmesi bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece uyuşmazlık konusu olarak belirtilen bu döneme ilişkin gerekli araştırma yapılıp davalı Bakanlığın sorumluğu tespit edilmeden eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacının emekliliğe hak kazanıp kazanmadığı hususu da uyuşmazlık konusudur.
1475 sayılı Kanun’un 14. maddesine 25.08.1999 gün ve 4447 sayılı yasanın 45 maddesi ile 5. bent eklenmiştir. Anılan hükme göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkanı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve pirim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanmamış olsa da, işyerinden anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir. Ancak işçinin işyerinden ayrılmasının yaş hariç emekliliğe dair diğer kriterleri tamamlaması üzerine çalışmasını sonlandırması şeklinde gelişmesi ve bu durumu işverene bildirmesi gerekir.
Somut olayda, davacının, işyerinden emeklilik sebebi ile ayrıldığı bildirilmiş ise de yasa gereği taşıması gereken koşullara haiz olup olmadığı konusunda yukarıda yer alan ilkeler çerçevesinde gerekli araştırma yapılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bu hususta araştırma yapılmadan ve talebin hangi nedenle kabul edildiği gerekçelendirilmeden, eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında da uyuşmazlık vardır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukukunda bu yükümlülüğün anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir.
Somut olayda davacı vekili süre belirtmeksizin davacının yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiş, mahkemece, davacının 15 yıllık toplam hizmet süresince hiç izin kullanmadığı kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m.31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 15 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının beyanı alınıp sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm tesisi de hatalı olup bozma sebebidir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 03.03.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

H.Y.D.