Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/2581 E. 2019/151 K. 08.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2581
KARAR NO : 2019/151
KARAR TARİHİ : 08.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, asıl ve birleşen davada; davacının davalı belediyede alt işveren şirketler nezdinde operatör, su, kanalizasyon, işçisi olarak çalıştığını, iş akdinin haksız feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, ödenmeyen ücret, fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacağının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılardan Belediye ve … ile … Müt. Ltd. Şti. vekilleri husumet ve zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Safahatı:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ve ücret alacakları hakkında davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı gerekçesiyle hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine, fazla çalışma ve ubgt ücreti alacakları hakkında ise … Belediyesinin küçük bir belediye olması, davacının çalışma saatlerine dair iddiaları ile tanık beyanlarının birbiriyle örtüşmediği, birbirleriyle çelişkili ve abartılı oldukları, iş yerinin kamu kurumu olma niteliği, ilçenin nüfusu ve davacının yaptığı iş dikkate alındığında olabilecek iş kapasitesi ve belediyede çalışan sayısının çokluğu da değerlendirildiğinde, fazla mesai, ulusal bayram genel tatil ücreti isteklerinin easastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre ve özellikle davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ve ücret alacakları hakkındaki temyiz taleplerini geri aldıklarını, bu yönden temyiz etmediklerini, kararın kesinleştirilmesine yönelik 03.07.2016 tarihli dilekçesi ile fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları yönünden temyize yönelik dilekçesi gereğince davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı ve ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıp çalışmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Aynı kurallar ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları için de geçerlidir.
Somut olayda; Mahkemece davalı Belediyenin küçük bir belediye olması ve tanık beyanlarının çelişkili ve abartılı olduğu ayrıca emsal Yargıtay kararı gerekçe gösterilerek bu konuda bilirkişi incelemesi dahi yaptırılmaksızın (03.08.2015 tarihli bilirkişi raporunda eksikliklerin giderilmesi talep edildiği halde yerine getirilmeyerek) şablon gerekçe ile alacağın reddine dair hükümkurulması isabetsiz olmuştur.
Dosya içeriğine göre bir kısım sunulan puantaj kayıtlarında davacının haftanın 6 günü çalıştığı, ayrıca tatil ve nöbetlere ait 12 saat çalışma kaydının bulunduğuna dair işveren kayıtları ibraz edilmiştir. Çalışma dönemine dair tüm işveren kayıtları ile bordrolar ve banka kayıtları celbedilerek yeniden bilirkişi icelemesi yaptırılmalı kayıt bulunan dönemde kayıtlara itibar edilerek bulunmayan dönemde ise tanık beyanları ortalamasına göre 08-19 saatleri arasında çalıştığının kabulü ile fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil alacakları yönünden davacının davasının belirsiz alacak davası olduğu da gözetilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe hesaplama dahi yaptırılmaksızın kurulan hüküm hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Kabule göre de davalılar yararına hükmedilen avukatlık ücretlerinin doğru olup olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 31.12.2014 yürürlük tarihli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin, Avukatlık ücretinin aidiyeti, sınırları ve ortak veya değişik sebeple davanın reddinde davalıların avukatlık ücreti başlıklı 3. maddesinde, “(1) Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, ekli Tarifede yazılı miktardan az ve üç katından çok olamaz. Bu ücretin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi niteliği ve davanın süresi göz önünde tutulur. (2) Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.
Somut olayda, reddedilen alacakların red sebebi aynı olduğundan, davalılar yararına tek avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 08.01.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.