Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/2224 E. 2019/1074 K. 16.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2224
KARAR NO : 2019/1074
KARAR TARİHİ : 16.01.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davcı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı iş yerinde uzun sürelerle fazla mesai yaptığını, işyerinde çalışmanın 08:00-18:00 olmasına rağmen 21:00 e kadar çalışma yaptığını belirteret fazla mesai alacağı talebinde bulunmuştur.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece; yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Davacının savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı ve davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır.
Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkı”nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Somut olayda; davacı tarafından gösterilen üç adet tanıktan yalnız iki tanesinin dinlenildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili ise temyiz dilekçesinde dinlenilmeyen tanığı …‘in davacı ile aynı birimde çalıştığını ve davacının çalışma şartları hususunda en çok bilgi sahibi olacak kişininde tanık … olduğunu belirtmektedir. Mahkeme tanık …’in dinlenilmeme sebebi hakkında da her hangi bir gerekçe bildirmeden tanığın dinlenilmesi talebinin reddine karar vermiştir. Bu durumda davacının fazla mesai yapıp yapmadığı hususunda davacı ile ayını birimde çalışan tanığın dinlenilmemesi davacının savunma ve ispat hakkının ihlali mahiyetindedir. Bu durumda yapılması gereken davacının bildirmiş olduğu tanık …’in usulünce mahkeme huzurunda dinlenilmesi ve bu tanık beyanı ve toplanılan tüm deliller çerçevesinde davacının fazla mesai iddiası hususunda değerlendirme yapmaktır. Bu husususun gözetilmemesi hatalıdır ve bozmayı gerektirmiştir.
2-Tanık anlatımlarına dayalı olarak hesaplanan fazla çalışma ücreti ve genel tatil ücretinden ne miktarda indirim yapılacağı işçi tarafından bilinemeyeceğinden, davalı tarafın kendisini avukatla temsil ettirmesi durumunda, anılan sebeple reddedilen kısım için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmemesi Dairemizin yerleşmiş uygulaması gereğidir.
Kabule göre; Mahkemece bilirkişi tarafından hesaplanan 4.238,07 TL brüt fazla mesai ücretinden %30 taktiri indirimle 2.966,65 TL brüt fazla mesai ücretine hükmedilmiştir. Davacının dava dilekçesindeki fazla mesai ücreti talebi 4.000,00 TL(brüt) olduğu dikkate alındığında taktiri indirimle reddedilen miktar üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.