Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/21659 E. 2016/22058 K. 29.09.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/21659
KARAR NO : 2016/22058
KARAR TARİHİ : 29.09.2016

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, fark ücret, ikramiye, ilave tediye, birleşik sosyal yardım, vasıta yardımı, koruyucu gıda ve temizlik yardımı ile yemek yardımı ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının görünürde dava dışı … Şirketinin alt işveren davalının ise asıl işveren olarak gözüktüğü işyerinde posta ayrım dağıtım işinde çalıştığını, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olması sebebiyle davacının başlangıçtan itibaren davalı asıl işverenin işçisi olduğunu, sendika üyeliğinin 12.06.2014 tarihinde davalı asıl işverene bildirilmesine rağmen sendika ile asıl işveren arasında imzalanmış bulunan yürürlükteki toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fark ücret alacaklarının ödenmediğini belirterek ikramiye, ilave tediye, birleşik sosyal yardım, vasıta yardımı, koruyucu gıda ve temizlik yardımı ve yemek yardımı alacaklarının temerrüt tarihlerinden itibaren işleyecek en yüksek işletme kredisi faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, müvekkilinin mülga 5584 sayılı Posta Kanunu’nun 10/2. maddesine göre ayrım dağıtım işlerini ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebileceğini, 6475 sayılı Kanunun 25/3-e. maddesinde ise yönetim kuruluna ayrım ve dağıtım işleri için iş satın alınmasına karar vermek yetkisi verilmek suretiyle buna olanak tanındığını, aynı Kanun’un iptaline yönelik açılan davada Anayasa Mahkemesi tarafından iptal isteğinin reddine karar verildiğini, toplu iş sözleşmesinin alt işverenin işyerlerini kapsamadığını, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/8. maddesine göre alt işveren işçilerinin asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanmayacağını, bu durumda muvazaadan söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında temel uyuşmazlık asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı, sonucuna göre ise davacının toplu iş sözleşmesine ilişkin alacaklara hak kazanıp kazanamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
Alt işveren bir işverenden işyerinde yürüttüğü mal veya iş üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve görevlendirdiği işçileri sadece bu işyerinde çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlara göre asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya iş üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alman iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekir.
Alt işverene yardımcı işin verilmesinde bir sınırlama olmasa da, asıl işin bir bölümü ancak teknolojik sebeplerle uzmanlık gereken işin varlığı halinde verilebilecektir. 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinde asıl işveren alt işveren ilişkisini sınırlandırılması yönünde kanun koyucunun amacından da yola çıkılarak asıl işin bir bölümünün alt işveren verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada olması gerektiği belirtilmelidir. 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 6. ve 7. fıkralarında tamamen aynı biçimde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu gerekliliği ortaya koymaktadır.
Alt İşverenlik Yönetmeliğinin 11. maddesinde de asıl işin bir bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir.
İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek istenmiş ve 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir.
Muvazaa Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesi arzu etmedikleri görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Üçüncü kişileri aldatmak kastı vardır ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaanın ispatı genel ispat kurallarına tabidir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 7. fıkrasında sözü edilen hususların adi kanuni karine olduğu ve aksinin ispatlanmasının mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Alt işverene verilmesi mümkün olmayan bir işin bırakılması veya muvazaalı bir ilişki içine girilmesi halinde işçilerin baştan itibaren asıl işverenin işçileri olarak işlem görecekleri 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 7. fıkrasında açık biçimde öngörülmüştür. Kamu işverenleri bakımından farklı bir uygulamaya gidilmesi hukuken korunmaz. Muvazaaya dayanan bir ilişkide işçi, gerçek işverenin işçisi olmakla kıdem ve unvanının dışında bir kadro karşılığı çalışması ve diğer işçilerle aynı ücreti talep edememesi 4857 sayılı Kanun’un 5. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur. Yine şartların oluşmasına rağmen işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanamaması Anayasal temeli olan sendikal hakları engelleyen bir durumdur.
6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu’nun 25/3-e. maddesinde yönetim kurulunun görev ve yetkileri arasında “Faaliyet ve iş alanlarına ilişkin olarak gerçek ve tüzel kişilerle sözleşme imzalanması veya ortaklıklar kurulmasına, postaların ayırım ve dağıtım işleri için iş satın alınmasına karar vermek” hüküm altına alınmış olduğundan, davalı işverenler arasında geçerli ve muvazaaya dayanmayan bir asıl işveren-alt işverenlik sözleşmesi bulunduğu anlaşılmaktadır.
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuni unsurlarını taşıması durumunda, işçinin asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanması mümkün değildir.
Bu açıklamalar kapsamında ve tüm dosya kapsamına göre, davalı Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi ile dava dışı … Tur Tek. İnş. ve Oto. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 4734 sayılı İhale Kanunu uyarınca “Posta Hizmet Alımlarına İlişkin Pazarlık Usulü Tip İdari Şartname” imzalanmıştır. Konusu, posta gönderilerinin işlenmesi ve taşınıp dağıtılması işidir. Verilen işin ihale usulü yapılmasında engel bulunmamasına göre, 4857 sayılı Kanun’un 2/6. maddesine uygundur. Bu durumda, mevcut olgulara göre davalılar arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisi kanuna uygun ve muvazaaya dayanmadığı, alt işveren ile sendika arasında imzalanmış herhangi bir toplu iş sözleşmesinin bulunmadığı, bu sebeple alt işveren işçilerinin asıl işverenin kadrolu işçileri için sendika ile imzaladığı toplu iş sözleşmesi ile sağlanan haklardan yararlanması mümkün olmadığından, davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.09.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.