Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/21344 E. 2019/16106 K. 12.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/21344
KARAR NO : 2019/16106
KARAR TARİHİ : 12.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427/3. maddesi gereğince ise; alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde, temyiz kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir.
Mahkeme kararı davacı vekilince 10.06.2016 tarihli dilekçe ile temyiz edilmiştir. Mahkemece, 11.06.2016 tarihli ek karar ile kararın kesin olarak verildiği gerekçesi ile temyiz isteğinin reddine karar verilmiştir.
Somut dosyada; kısmi olarak açılan davada, kesinlik sınırının belirlenmesinde alacağın tamamının dikkate alınması gerekir. Davacının kısmi olarak talep ettiği ve reddedilen kıdem ve ihbar tazminatı alacakları yönünden Mahkemece hesaplama yaptırılmamış olmakla, verilen kararın kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemeyeceğinden kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ilişkin Mahkemece verilen karar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesine aykırı olup Mahkemece verilen 11.06.2016 tarihli EK KARARIN BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi.
Hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiş, davacı vekili tarafından duruşma talep edilmiş ise de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, asıl ve birleşen dava dilekçelerinde; davalı işyerinde 18.05.2012 tarihinde şoför olarak işe başladığını ve yerine başka bir işçi alınacağı bildirilerek bir daha işe gelmemesi söylendikten sonra hakkında devamsızlık tutanakları düzenlenerek 12.07.2013 tarihinde işine son verildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma alacağını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının 12.07.2013 tarihinden itibaren şirketin izin ve bilgisi olmaksızın ve mazeret de bildirmeden art arda üç iş günü iş yerine gelmediğini, bu hususun tutanak altına alındığını, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve davacının hiç bir şekilde fazla mesai yapmadığını, davacıya ödenen ücretlerde fazla mesai ücretinin de dahil olduğunun açıkça belli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine, fazla çalışma alacağının ise kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
A)Davalı temyizi yönünden :
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Dosya içeriğine göre; fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktarın toplamı 1.958,46 TL olup karar tarihi itibari ile 2.190,00 TL temyiz kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalı vekilinin temyiz isteminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427, 432. maddeleri uyarınca REDDİNE, peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde ilgiliye iadesine,
B) Davacı temyizi yönünden ;
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-İş sözleşmesinin, işçinin işyerine devamsızlıkta bulunması sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25 II- ( g) bendinde, “işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi” halinde işverenin haklı fesih imkanının bulunduğu kurala bağlanmıştır.
Somut olayda; davacı işçi, yerine başka bir işçi alınacağı bildirilerek bir daha işe gelmemesi söylendikten sonra hakkında devamsızlık tutanakları düzenlenerek 12.07.2013 tarihinde işine son verildiğini ileri sürerken; davalı işveren davacının 12.07.2013 tarihinden itibaren izinsiz ve mazeretsiz olarak ardı ardına üç işgünü işe gelmemesi sebebi ile iş sözleşmesinin haklı olarak feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece, feshin haklı sebebe dayandığı gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatının reddine karar verilmişse de Mahkeme kabulü dosya içeriğine uygun değildir. Dosya içerisinde 12-13-15 ve 16 Temmuz 2013 tarihli devamsızlık tutanakları bulunmakla birlikte, yargılama aşamasında tutanak mümzilerinden biri dinlenmiş olup devamsızlık tutanaklarına dair bir beyanda bulunmamış, ancak işverence davacıya işten değil evden çıkmasının söylendiğini, evlerde işçilerin oturmasının istenmediğini beyan etmiştir. Başka bir davalı tanığı ise davacının devamsızlık gerekçesinin doğru olup olmadığı hususunda bilgi sahibi olmadığını söylemiştir. Davacı tanıkları, iş sözleşmesinin işverence feshedildiğini, ancak fesih sebebini bilmediklerini bildirmişlerdir. Dosya kapsamındaki delil ve belgeler ile tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, iş sözleşmesinin devamsızlık haklı sebebine dayanılarak feshedildiği noktasında ispat yükü kendisinde olan davalının feshin haklı sebebe dayandığını yeterli ve inandırıcı delillerle ispatlayamadığı anlaşıldığından, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile anılan alacakların reddi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 12.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.