Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/2045 E. 2019/1076 K. 16.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2045
KARAR NO : 2019/1076
KARAR TARİHİ : 16.01.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı Belediyeye bağlı alt işverenlerde çalıştığını, fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi ve kızının eczane açtığı dönemde izin istemesine rağmen verilmemesi sebebi ile iş aktine son verdiğini belirterek; 3.000,00 TL kıdem tazminatı, 500,00 TL yıllık izin alacağı, 250,00 TL ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve 250,00 TL fazla mesai alacağı talebinde bulunmuştur.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı … vekilinin aşağıdaki bentin kapsamı dışındaki, diğer davalıların tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu, ıslaha karşı zamanaşımı itirazının dikkate alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazına davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı itirazı geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazının geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı itirazına davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı itirazı dikkate alınmaz.
Dosya içeriğine göre; ıslah dilekçesinin 02.11.2015 tarihinde davalı … vekiline tebliğ edildiği, 04.11.2015 tarihinde davalı … vekilinin de davacının ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı def’inde bulunduğu görülmektedir. Her ne kadar hükümde davalı vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı itirazı değerlendirilirken ıslah tarihi itibari ile zamanaşımına uğrayan tutarın ilk talep içerisinde kaldığından bahisle davalı vekilinin zamanaşımı itirazı değerlendirilmemiş ise de, bu belirlemenenin dosya kapsamına uygun düşmediği anlaşılmış, bu durumda davacının hak kazandığı alacaklarının miktarının yöntemine uygun biçimde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı def’i değerlendirilerek belirlenmesi gerekirken yanılgılı biçimde hüküm altına alınması hatalı olmuştur ve kararın anlatılan sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.