Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/1823 E. 2018/26980 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1823
KARAR NO : 2018/26980
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının şoför olarak çalıştığını, iş akdinin haksız feshedildiğini beyan ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalının Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının devamsızlık yaptığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılamada davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Fazla çalışma ücretinin hesabı ile hafta tatili günlerindeki çalışmaların fazla çalışmaya dahil edilip edilmeyeceği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda; tanık beyanlarına göre, davacının 07.00-17.00 saatleri arasında çalıştığı,1 saat ara dinlenme süresi mahsup edildiğinde günlük 9 saat çalıştığı, haftanın 7 günü 63 saat çalışarak 18 saat fazla çalışma yaptığı değerlendirilmiştir. Ancak varılan sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir. Davacı ve davalı tanıklarının, davacının günde dört servis yaptığına ve servis aralarında eve gidip dinlendiğine dair beyanda bulundukları görülmüştür. Mahkemece, davacının servis saatleri dışında evinde dinlendiğine ilişkin tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, davacının hangi saatlerde servise çıktığının, servis saatleri dışında ne kadar süreyle ara dinlenme yaptığının tespit edilerek fazla çalışma ücret alacağının hesaplanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Kabule göre de; davacının hafta tatili ücret alacağı da bulunduğundan aynı dönem için ayrıca hafta tatili ücret alacağı da hesap edilmek suretiyle mükerrerliğe neden olunmuştur. Oysa hafta tatili günlerinde yalnızca 7,5 saati aşan çalışmalar için fazla mesai alacağı hesaplanması gerekirken bu hususa dikkat edilmeden mükerrer alacağa sebebiyet verecek şekilde yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.