YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/16064
KARAR NO : 2019/13890
KARAR TARİHİ : 24.06.2019
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin hasta danışmanı olarak çalıştığını, davalı şirket tarafından iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının istifa ettiğini, kendisi tarafından dilekçe yazılarak imzalandığını, yazılı belgenin aksinin tanık ile ispatlanmasının sözkonusu olmadığını savunarak davanın reddini istedi davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
İş Kanununda işçinin istifası adı altında bir düzenlenme yer almamaktadır. Bu bakımdan işçinin haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez.
Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekliyle, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmelidir.
İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde, istifa iradesinin bulunmadığına yönelik olarak irade fesadı iddiası tanık dahil her türlü delil ile ispatlanabilir.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde, şirket müdürünün işten ayrılmasından sonra bu kişinin referansı ile işe giren 6 kişinin işten ayrılmalarının işverence talep edildiğini, ayrılmaları durumunda tüm alacaklarının ödeneceğinin bildirildiğini, bu kişilere istifa dilekçesi imzalatılarak ibraname düzenlendiğini, iddia etmiştir. Dinlenen davacı tanığı “ Biz 6-7 kişi işten birlikte çıkarıldık, bizden önce müdürümüz işten çıkarılmıştı, o müdüre yakın olanlar bağlı olanlar çıkarıldı.., hepimize aynı anda insan kaynakları gelip ayrılmamızı söylediler, tazminatlarımızı ödeyeceklerini söylediler, istifa dilekçesi yazarsanız, zorluk çıkmaz dediler, aynı dilekçeleri bize imzalattılar, sonra da bize istifa ettiniz, size tazminat ödemeyeceğiz dediler.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı tanığı da; ”İstifa dilekçesini imzalamadan önce kendisine hakları ödeneceğinin vaad edilip edilmeyeceğini bilemem ” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı ile birlikte aynı gün istifa dilekçesi imzalayan işçi hakkında … 14. iş mahkemesi tarafından istifaya değer verilmeyerek kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne ilişkin verilen karar … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararı ile davalı istinaf talebinin esastan reddi ile kesinleşmiştir. Davacının iş arkadaşları ile birlikte 16/06/2014 tarihinde işten ayrılmaları durumunda tüm alacakları ile tazminatlarının kendilerine ödeneceğine ilişkin oluşturulan güvene dayalı olarak istifa dilekçesini imzaladığı tanık beyanı ve dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Kıdem ve ihbar tazminatının hüküm altına alınması gerekirken reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.