Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/15487 E. 2019/13974 K. 25.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15487
KARAR NO : 2019/13974
KARAR TARİHİ : 25.06.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi davacı ve davalılar vekillerince istenilmesi ve davacı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.06.2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat … ile davalı … adına vekili Avukat…geldi. Davalı … Tem. Bilg. Yem. Gıda Org. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin davalı asıl işveren Sağlık Bakanlığı’na ait işyerinde alt işveren işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haklı bir neden olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, aylık ücret, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davanın reddini savunmuştur.
Davalı Bakanlık vekili, davaya cevap dilekçesi sunmamış, duruşmada alınan beyanında davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı ve davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre ve özellikle; her ne kadar dava dilekçesi, kök bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesinin davalı … adına tebliğe çıkartılmasına rağmen … Eğitim ve Araştırma Hastanesine tebliğ edildiği görülmekte ise de, davalı … vekilinin duruşmanın 16/12/2015 ve 04/02/2016 tarihli celselerine katıldığı, yargılama esnasında usulsüz tebligata dair bir itiraz ileri sürmediği anlaşılmakla bu yön bozma sebebi yapılmayarak, davacının ve davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 280. maddesinde, bilirkişi raporunun birer örneğinin taraflara tebliğ edileceği; aynı Kanunun 281. maddesinde, tarafların bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebileceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, 21/12/2015 tarihli ek bilirkişi raporunun davalı … vekiline tebliğ edilmemesi, 6100 sayılı Kanun’un 280. maddesine aykırıdır. Mahkemece, 21/12/2015 tarihli ek bilirkişi raporuna itibar edilmediği anlaşılmakta ise de, 6100 sayılı Kanun’un 280. maddesi hükmü açık olup, bilirkişi raporunun kök veya ek olması, ek raporun kök rapora göre önemli bir değişiklik içerip içermemesi ya da hangi rapora itibar edilme ihtimalinin olup olmadığı hususlarının, tebliğ edilme zorunluluğu ile beyanda bulunma hakkı ve süresi açısından sonuca bir etkisi yoktur. Mahkemece, ek bilirkişi raporunun hükme esas alınmayacak nitelikte olması gerekçesine dayanılarak, tebliğ zorunluluğunun gözardı edilmesi yerinde değildir.
3-Davacı işçinin kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık vardır.
Mahkemece, dosyaya sunulan istifa dilekçesine itibar edilerek, davacının haklı bir neden olmaksızın iş sözleşmesini sona erdirdiği gerekçesiyle, kıdem ve ihbar tazminatı talepleri reddedilmiştir.
Dava dilekçesinde, iş sözleşmesinin 07/01/2015 tarihinde işveren tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshedildiği iddia edilmiştir. Davalı alt işveren şirket vekili, davacının kendi isteğiyle işyerinden istifa suretiyle ayrıldığını savunarak, dosyaya tarihsiz istifa dilekçesi sunmuştur.
Dosyaya sunulan işçi imzalı dilekçe içeriğinde, işçinin şahsi gerekçeleriyle işten ayrılmak istediğinin yazılı olduğu görülmekte ise de, bu dilekçe üzerinde tarih bilgisi bulunmadığından dilekçenin ne zaman düzenlendiği belli değildir. Davacı asil yemininde, iş sözleşmesinin işveren tarafından sonlandırıldığını, istifa dilekçesini işe giriş esnasında vermiş olabileceğini ifade etmiştir.
Davalı işverence düzenlenen işten ayrılış bildirgesinde, çıkış tarihi 07/01/2015 ve işten ayrılış nedeni “kod 4” (belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshine ilişkin kod numarası) şeklinde gösterilmiştir.
Tanıkların fesih ile ilgili görgüye dayalı bilgileri yoktur.
Somut olayda, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı ödemelerine hak kazanmayacak şekilde sonlandığını ispat yükü işveren üzerindedir. Davalı şirket, dosyaya istifa dilekçesi sunmuş ise de, üzerinde tarih bilgisi yazılı olmayan ve ne zaman düzenlendiği belli olmayan söz konusu dilekçeye itibar edilmesi mümkün değildir. Davacı asil yemininde, iş sözleşmesinin işveren tarafından sonlandırıldığını ve istifa dilekçesini işe giriş esnasında vermiş olabileceğini ifade etmiş olup, yemin kesin delil niteliğindedir. Diğer taraftan, işverence düzenlenmiş işten ayrılış bildirgesinde, ayrılış nedeninin “kod 4” şeklinde gösterilmesi de, çelişkili bir durumdur. Açıklanan mevcut delil durumuna göre, davacının istifa etmek suretiyle işyerinden ayrıldığı savunması ve dolayısıyla iş sözleşmesinin kıdem ile ihbar tazminatı ödemelerine hak kazanmayacak şekilde sonlandığı hususu kanıtlanmamıştır. O halde, bilirkişi raporundaki hesaplamanın denetlenerek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınması gerekirken, anılan taleplerin reddine karar verilmesi hatalıdır.
4-Çözümlenmesi gereken bir diğer uyuşmazlık, bakiye ödenmemiş aylık ücret alacağı noktasındadır.
Hükme esas alınan 17/10/2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacının 2014 yılının Ocak ayından itibaren, aylık ücretinin asgari ücret miktarını aşan kısmının ödenmediği kabul edilerek, bakiye ödenmemiş aylık ücret alacağı hüküm altına alınmıştır. Ne var ki davacı asil yemininde, bordro tahakkuku dışında ücretin elden ödenen kısmının üç ya da dört ay ödendiğini, sonra ise ödenmediğini ifade etmiştir. Bu yemine ve davacının işe giriş tarihinin 28/11/2013 olmasına göre, bilirkişi raporunda hesap başlangıcının 2014 yılı Ocak ayı olarak kabul edilmesi yerinde değildir. Davacının ilk dört aya ilişkin aylık ücretinin eksiksiz ödendiği, sonraki aylar için ise asgari ücret miktarını aşan kısmının ödenmediği esas alınarak yeniden hesaplama yapılmalıdır.
5-Gerekçeli karar başlığında, “2” numaralı davalının “…” şeklinde yazılması gerekirken, “Sağlık Bakanlığı (… Eğitim ve Araştırma Hastanesi)” şeklinde gösterilmesi, her ne kadar hüküm sonucuna etki etmediği görülmekte ise de, hatalıdır.
6-Kabule göre de; davalı şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi hatalıdır.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine, davalı … yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacı ile davalı … Tem. Bilg. Yem. Gıda Org. Tur. San. Tic. Ltd. Şti.’ne iadesine, 25/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.