Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/1519 E. 2018/26962 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1519
KARAR NO : 2018/26962
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin … Belediyesinde taşeron firmalarda çalıştığını, asıl işverenin … Belediyesi olduğunu ihale yoluyla işin alt işverene verildiğini, iş akdinin bildirimsiz şekilde feshedildiğini ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının … Belediyesi çay bahçesi ihalesini alan şirkete bağlı olarak çalıştığını, 6360 sayılı Yasa gereği belde belediyesinin tüzel kişiliğinin sona erdiğini alacak ve borçların ilgisine göre Valilik bünyesinde kurulan dağıtım paylaştırma ve tasfiye komisyonu tarafından dağıtıldığını davaya konu alacaklar bakımından herhangi bir karar alınmadığını bu nedenle davalı belediyenin sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında husumetin yöneltilmesi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’nun 1. maddesinde, “(1) …, …, …, …, …, .illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür. (2) …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … büyükşehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırlarıdır. (3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. (4) … ve … il mülki sınırları içerisinde bulunan köylerin tüzel kişiliği kaldırılarak bağlı bulundukları ilçe belediyesine mahalle olarak katılmıştır. (5) Birinci, ikinci ve dördüncü fıkrada sayılan illerdeki il özel idarelerinin tüzel kişiliği kaldırılmıştır. (6) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illerin bucakları ve bucak teşkilatları kaldırılmıştır.”
Tüzel kişiliği sona eren belediyelerin devir, tasfiye ve paylaştırılma işlemlerini düzenleyen 6360 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında; devir, tasfiye ve paylaştırma işlemlerini yürütmek üzere vali tarafından, bir vali yardımcısının başkanlığında, valinin uygun göreceği kurum ve kuruluş temsilcilerinin ve ilgili belediye başkanlarının katılımıyla devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonu kurulacağı bu komisyona yardımcı olmak üzere valinin görevlendirmesi ile alt komisyonlar da kurulabileceği, 3. fıkrasında 1. maddeye göre tüzel kişilikleri kaldırılan belediye ve köylerin personeli, her türlü taşınır ve taşınmaz malları, hak, alacak ve borçları, komisyon kararıyla ilgisine göre bakanlıklara, büyükşehir belediyesi, bağlı kuruluşu veya ilçe belediyesine devredileceği, 8. fıkrasında ise büyükşehir ilçe belediyesi olan belediyelerce yürütülen su, kanalizasyon, katı atık depolama ve bertaraf, ulaşım, her çeşit yolcu ve yük terminalleri, toptancı halleri, mezbaha, mezarlık ve itfaiye hizmetlerine ilişkin olmak üzere personel, her türlü taşınır ve taşınmaz malları ve bu hizmetlerin yerine getirilmesine yönelik yatırım, alacak ve borçları, komisyonca ilgisine göre büyükşehir belediyesi ile ilgili bağlı kuruluş arasında paylaştırılacağı düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler kapsamında, devir öncesi doğan ve bir kurum ve kuruluşa devredilemeyen işçilik alacaklarının tahsili için açılan davalarda taraf sıfatının kime ait olduğu konusunda anılan kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır. Dava konusu olayda davacı işçinin 6360 sayılı Kanununun yürürlüğe girmesinden önce 31.10.2010 tarihinde iş ilişkisi sona erdiğinden, talep ettiği işçilik alacaklarından kimin sorumlu olduğunun belirlenmesi gerekecektir. Öncelikle devir, tasfiye ve paylaştırma komisyon kararı olup olmadığı detaylı şekilde konunun muhatabı bulunan birimler nezdinde araştırılarak, davalıya husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği hususu açık ve tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma ilamının iki numaralı bendi gereğince husumetin davalıya yöneltileceğinin kabul edilmesi halinde;
Davacı işçinin, fazla mesai çalışması yapıp yapmadığı ,hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıp çalışmadığı uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma ve hafta tatili çalışması yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma, hafta tatili çalışması ile ulusal bayram ve genel tatil çalışması alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışma, hafta tatili çalışması ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmasının bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma, hafta tatili çalışması ile ulusal bayram ve genel tatil çalışması olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, Mahkemece davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilerek davacının 14.5 saat fazla mesai yaptığı, hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığı kabul edilerek söz konusu alacaklar hüküm altına alınmıştır. Davalı vekili temyiz dilekçesinde, davacı tanıklarının davalı ile davası olduğunu ileri sürmüştür. Dosya kapsamına göre davacı tanığı …’in işverene karşı açtığı aynı nitelikte davası vardır. Ancak davacı tanığı …’ın davalıya karşı davasının bulunup bulunmadığı dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Mahkemece, davacı tanığı …’ın davalıya karşı davası olup olmadığı araştırılmalı, husumeti yok ise ispat kuralı gereği beyanlarının dikkate alınması aksi halde işverenle husumetli durumda bulunan tanıkların beyanlarını destekler mahiyette başkaca bir bilgi belge bulunmadığından ve somut olarak fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacakları ispat edilemediğinden reddi yoluna gidilmelidir.
4-Mahkemece, davacının hafta tatili ücret alacağı da bulunduğundan aynı dönem için ayrıca hafta tatili ücret alacağı da hesap edilmek suretiyle mükerrerliğe neden olunmuştur. Oysa hafta tatili günlerinde yalnızca 7,5 saati aşan çalışmalar için fazla mesai alacağı hesaplanması gerekirken bu hususa dikkat edilmeden mükerrer alacağa sebebiyet verecek şekilde yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.