Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/15026 E. 2019/12735 K. 12.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/15026
KARAR NO : 2019/12735
KARAR TARİHİ : 12.06.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 29.06.2005 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığını, emeklilik şartlarını tamamlaması ve işçilik alacaklarının ödenmemesi gerekçesiyle iş akdini feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının istifa ederek işten ayrıldığını, emekliliğe hak kazandığına ilişkin belgeleri ibraz etmediğini, talep konusu alacaklara hak kazanamadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında ıslaha karşı zamanaşımı def’inin dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def’inde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı def’i geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı def’ine davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Somut olayda, dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre kısmi dava olarak açılmış ve sonuçlandırılmıştır. Davacı 22.10.2015 tarihinde bilirkişi raporu doğrultusunda davasını ıslah etmiş; davalı vekili tarafından 16.11.2015 tarihli dilekçe ile ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunulmuştur. Her ne kadar mahkemenin 30.11.2015 tarihli celsesinde, ıslah dilekçesinin davalıya tebliğe çıkarıldığı belirtilmiş ise de, ıslah dilekçesinin davalıya tebliğine ilişkin tebliğ mazbatası dosyada yer almamaktadır. Uyap’ta yer alan “4001515210430” barkod nolu tebligat parçasının PTT sorgulamasında da tebliğ tarihinin bulunmadığı görülmüştür. Islah dilekçesinin davalıya tebliğ edilip edilmediği hususu araştırılarak, davalıya tebliğ edilmediğinin anlaşılması halinde davalı vekili tarafından ıslaha karşı beyan dilekçesinin ibraz edildiği 16.11.2015 tarihi öğrenme tarihi kabul edilerek davacının hak kazandığı işçilik alacaklarının yöntemine uygun biçimde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı def’i değerlendirilerek belirlenmesi gerekmektedir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.