Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/14099 E. 2016/15302 K. 30.05.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14099
KARAR NO : 2016/15302
KARAR TARİHİ : 30.05.2016

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı vekili, … tarafından, davalı sendikanın müvekkiline ait işyeri/işletmede yetkili olduğu yönünde yapılan tespitin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı … Bakanlığının 02.10.2014 tarih ve 17912 sayılı dava konusu yetki tespiti yazısı ile 20.03.2013 başvuru tarihi itibariyle toplam işçi sayısının 291 olduğu, bunlardan 150’sinin davalı sendika üyesi olduğunun tespit edildiği, ancak yapılan tespitin kanuna aykırı olduğundan iptali gerektiğini, başvuru tarihi itibariyle müvekkiline ait işyerinde çalışan işçi sayısının 291 değil 300 olduğunu, buna göre üye sayısının 151 olması gerekmesine karşın davalı sendikanın üye sayısının 150 olduğunu, davalı sendikanın müvekkiline ait aynı işyeri için daha önceden de yetki başvurusunda bulunduğunu ve yetkili olduğunun tespit edildiğini, ancak müvekkili tarafından bu yetkinin iptali için açılan davanın kabul edildiğini ve kararın onanarak kesinleştiğini, kesinleşen mahkeme kararına göre müvekkiline ait otel işyeri ile büro işyerinin ikisinin tek işyeri olduğunun kabul edildiğini, bu sebeple çoğunluk tespiti yapılırken otel işyeri ile büro işyerinde çalışanların toplamının dikkate alınması gerektiğini, ayrıca belirtilen mahkeme kararı ile sendika üyesi gözüken 133 işçiden 16’sının sendika üyeliklerinin sahte imzalar düzenlenmesi sebebiyle geçersiz olduğunun tespit edildiğini, bu 16 işçinin sendika üye kayıt fişinin sahte imzalar ile düzenlendiği ve üyeliklerinin geçersiz olduğunun mahkeme marifetiyle tespit edildiğini ileri sürerek 02.10.2014 tarih ve 17912 sayılı yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, başvuru tarihi itibariyle üye sayısının 123 olduğu, sendikanın çoğunluk tespiti için gerekli 150 sayısına ulaşamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Toplu iş sözleşmesi yetkisi, toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip kuruluş veya kişinin belli bir toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için Kanunun aradığı niteliğe sahip olmasını gösterir.(GÜNAY, Cevdet İlhan, İş Hukuku Yeni İş Yasaları, Ankara, 2013, s. 942.)
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun “Yetki” başlıklı 41. maddesinin birinci fıkrasına göre “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
6356 sayılı Kanun’un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” başlıklı 42. maddesine göre ise “Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir. Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir. İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir. Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz…”
Yine aynı Kanun’un “Yetki İtirazı” başlıklı 43. maddesine göre de, “Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir. İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde üçünden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz. İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve karar temyiz edildiği takdirde Yargıtay tarafından on beş gün içinde kesin olarak karara bağlanır. 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde üçünü üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır. İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
Diğer taraftan 6356 sayılı Kanun’un 34. maddesinin ikinci fıkrasında, bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesinin ancak işletme düzeyinde yapılabileceği ifade edilmiştir. Belirtilen düzenleme emredici nitelikte olup, kamu düzenine ilişkindir. (CANBOLAT, Talat: Toplu İş Sözleşmesinin Düzeyi ve Türleri, İstanbul 2013, s.128 ; DOĞAN YENİSEY, Kübra: İş Hukukunda İşyeri ve İşletme, İstanbul 2007, s.344) Dairemizin uygulaması da, işletme toplu iş sözleşmesine ilişkin hükmün kamu düzenine ilişkin olduğu yönündedir. (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 2013/15050 esas, 2013/15221 karar sayılı ilâmı)
Bu genel açıklamalar ışığında davalıların temyiz itirazları değerlendirildiğinde;
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dosya içeriğine göre, davalı sendika tarafından yapılan 20.03.2013 tarihli başvuru üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 02.10.2014 tarih ve 17912 sayılı yetki tespiti kararı ile davacıya ait “…” adresinde bulunan işyerinde çalışan işçi sayısının 291 ve sendika üye sayısının 150 olmasına göre davalı sendikanın yasanın aradığı gerekli çoğunluğu sağladığı tespit edilmiştir. Yine dosya içeriğinden, davacı işverene ait, tespit konusu birimden ayrı olarak, Karum iş merkezi adresinde 8211.0226968 sicil numaralı ve “Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar” işkolunda yer alan farklı bir birim daha bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece, davacı işverene ait, yukarıda belirtilen iki farklı birim tek bir işyeri niteliğinde kabul edilerek, çoğunluk için gerekli olan 150 sayısına ulaşılamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma eksik ve hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır.
Bu noktada, öncelikle aynı taraflar arasında görülen … 16. İş Mahkemesinin 2013/205 esas, 2014/570 karar sayılı dosyasına değinmek gerekmektedir. Davalı sendikanın 22.01.2013 tarihli başvurusu itibariyle aynı birimler işletme kabul edilerek olumlu yetki tespiti yapılmış, tespite itiraz sonrasında mahkemece dava kabul edilmiş ve karar Dairemizce onanmıştır. Anılan dosya kapsamına göre, her iki birimin tek bir işyeri niteliğinde olup olmadığı konusunda gerekli araştırma yapılmamış ise de, farklı işkollarında yer alan her iki birimin işletme sayılması mümkün olmadığından sendika tarafından gerekli çoğunluğun sağlanamadığı belirlenmiş olmakla, işyeri niteliğinin tespiti sonuca etkili görülmemiştir. Bu itibarla, anılan mahkeme kararıyla kesinleşen tek husus, iki birimin işletme sayılamayacağıdır.
Bu anlamda olmak üzere, mahkemece, eldeki dava yönünden işyeri niteliğinin tespiti hususunda gerekli araştırma yapılmalıdır.
6356 sayılı Kanun’un 2. maddesinin üçüncü fıkrasında işyeri kavramı yönünden 4857 sayılı İş Kanunu’na atıf yapılmıştır. 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinin gerekçesinde, işyeri, teknik bir amaca, diğer bir deyişle mal ve hizmet üretimine yönelik ve değişik unsurlardan meydana gelen bir birim olarak belirtilmiştir. İşyerinin sınırlarının saptanmasında “işyerine bağlı yerler” ile “eklentiler” ve “araçların” bir birim kapsamında oldukları belirtildikten sonra özellikle bir işyerinin mal ve hizmet üretimi için ayrı bir alanı da kullanması halinde bunların tek işyeri mi yoksa birbirinden bağımsız işyerleri mi sayılacağı konusunda “amaçta birlik”, aynı teknik amaca bağlı olarak üretimde bulunma, nitelik yönünden bağlılık ile “yönetimde birlik”, aynı yönetim altında örgütlenmiş olma şartlarının aranacağı düzenlenmiştir. Öte yandan, teknolojik ve ekonomik gelişmeler doğrultusunda, bir işyeri çerçevesinde mal ve hizmet üretimi, pazarlama ve müşterilere sunum hususlarının çok yönlü bir yapısal değişikliği gerektirmesi sebebiyle, bir işyerinin amacının gerçekleşmesinde işlerin görülmesi işyerinin kurulu bulunduğu “yerin” dışına taşmış, özellikle “iş organizasyonu” içerisinde, işyeri niteliğinde olmayan irtibat bürolarına veya yurt genelinde veya ilin içinde işlerin yürütüldüğü örgütlenmeye kadar genişletmek ihtiyacı duyulmuştur. Bu bağlamda 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinde “İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür.” hükmü düzenlenmiştir.
Bütün bu açıklamalar karşısında, mahkemece, davacıya ait farklı adreslerde bulunan birimler yönünden gerekli araştırma yapılmalı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından tescil tarihinden itibaren tüm kayıt ve belgeler getirtilmeli, mahallinde yöntemince keşif ve uzman bilirkişi incelemesi gerçekleştirilmeli, yapılacak incelemede davacıya ait birimlerin iş organizasyonu kapsamında tek bir işyeri niteliğinde bulunup bulunmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
3-Mahkemece, hükme esas alınan ek bilirkişi raporu doğrultusunda, sendika üyesi gözüken 16 işçinin üye kayıt fişi altındaki imzanın sahte olduğu gerekçesiyle, anılan üyelikler dışlanarak sonuca gidilmiş ise de, yapılan araştırma bu yönü itibariyle de eksiktir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Bakanlık tespiti, işyeri dönem bordroları ve sendika üye kayıt ve belgeleri incelendiğinde, sendikanın toplam üye sayısının 150 olarak gözüktüğü anlaşıldığından, rapor, bu açıdan hükme esas alınabilecek nitelikte değildir. Bu noktada ikinci olarak şu hususa değinmek gerekir ki, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, taraflar arasında daha önce görülen …. 16. İş Mahkemesinin 2013/205 esas, 2014/570 karar sayılı dosyası ile kesinleşen tek nokta, iki birimin işletme sayılamayacağı hususu olduğundan, sahte üyelikler yönünden gerekli araştırmanın yapılması gerekmektedir.
Mahkemece, … 16. İş Mahkemesinin 2013/205 esas, 2014/570 karar sayılı dosyasında mübrez grafoloji bilirkişi raporunda, üye kayıt fişi altındaki imzasının sahte olduğu belirtilen işçiler yönünden, yöntemince Adli Tıp ilgili ihtisas dairesinden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.05.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.