Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/13126 E. 2019/12158 K. 30.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/13126
KARAR NO : 2019/12158
KARAR TARİHİ : 30.05.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 26/09/2009-04/10/2014 tarihleri arası kesintisiz şekilde özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesini ücreti ödenmemesi üzerine haklı nedenle feshettiğini beyanla kıdem tazminatı, fazla mesai, yıllık ücretli izin, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-İş hukukunda çalışma olgusunu ve hizmet süresini ispat yükü, bunu iddia eden işçiye düşer.
Çalışma olgusu her türlü delille kanıtlanabilir. Çalışmanın ispatı konusunda, Sosyal Güvenlik Kurumu ve işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. İşçinin çalışma olgusunun tespitinde işyerinde veya komşu işyerinde çalışanların tanıklığı önemli olduğu gibi tanık olarak dinlenecek kişinin tanıklığına güveni etkileyebilecek bir durumun olup olmadığı da araştırılmalıdır. Tanıklar belirli bir dönem çalışmışlarsa ve başkaca delil yok ise beyanlarının belirtikleri dönemle sınırlandırılması gerekir.
Somut olayda davacı işçi, davalı işyerinde 26/09/2009-04/10/2014 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını ileri sürmüş, davalı işveren ise davacının Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilen dışında çalışmasının olmadığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda davacının 26/09/2009-04/10/2014 tarihleri arası kesintisiz çalıştığı kabulü ile dava konusu alacaklar hesaplanmış ise de işyeri ve Kurum kayıtlarına göre kabul edilen dönemin bir bölümünde çalışma olgusunun ispat edilemediği anlaşılmış olup davacının kabul edilen tarihler arasında kesintisiz çalışıp çalışmadığı hususu gerekirse tanıklar tekrar dinlenerek aydınlatılmalı ve sonucuna göre belirlenecek hizmet süresi dikkate alınarak dava konusu alacaklar hesaplanmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
3-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, Mahkemece tanık anlatımlarından hareketle davacının 17/09/2012 tarihine kadar haftanın 6 günü 07.30-17.30 saatleri arası çalışarak, ara dinlenme süresinin mahsubu ile haftalık 9 saat, 17/09/2012 sonrası dönem yönünden ise taraflar arasındaki iş sözleşmesinin ilgili hükmü uyarınca haftalık çalışma süresinin 32 saat olarak kabul edildiği gözetilerek davacının haftalık 13 saat fazla sürelerle çalıştığı ve haftalık 9 saat fazla çalışmasının olduğu kabulüne göre hüküm tesis edilmiştir.
Davalı işyerinde iş müfettişlerince yapılan incelemede aralarında davacınında bulunduğu işçilerin 09/09/2012 tarihine kadar haftalık 54 saat çalıştıklarının tespit edildiği gözetildiğinde davacının 09/09/2012 tarihine kadar hesaplanan fazla mesaisinde isabetsizlik bulunmamaktaysa da anılan tarihten sonra kabul edilen çalışma düzeninin ispatı noktasında beyanlarına itibar edilen tanık beyanlarından davacının işyerinde haftanın kaç günü çalıştığı belirlenemediğinden davacının 09/09/2012 tarihi sonrası haftada kaç gün çalıştığı hususu gerekirse tanıklar tekrar dinlenerek aydınlatılmalı ve sonucuna göre belirlenecek haftalık çalışma süresi dikkate alınarak dava konusu fazla çalışma alacağı hesaplanmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.