Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/1182 E. 2018/26330 K. 05.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1182
KARAR NO : 2018/26330
KARAR TARİHİ : 05.12.2018

MAHKEMESİ : İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin reyon sorumlusu olarak çalışmaktayken iş akdini askere gideceği için feshettiğini beyan ederek ödenmeyen kıdem tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, yıllık izin ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının ücret alacağının bulunmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve yıllık izinlerini kullanıp kullanmadığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
Bu çalışmaların ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.
Somut olayda; davacı davalı işyerinde haftanın 6 günü 08:00-20:00 saatleri arasında çalıştığını, fazla çalışma ücret alacağının ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise davalı işyerinde Çalışma ve Sosyal Bakanlığı müfettişleri tarafından inceleme yapıldıktan sonra üçlü vardiya sistemine geçildiğini, fazla çalışma yapıldığı zamanki ücretlerinin de ödendiğini savunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ücreti alacağı, işyerinde yapılan teftişte düzenlenen 30.10.2013 tarihli müfettiş raporu ve tanık beyanları esas alınarak, davacının 2013 yılı Eylül ayına kadar 08:00-20:00-10:30-22:00 saatleri arasında 1.5 saat ara dinlenme ile 10.5 saat çalıştığı, haftanın 6 günü 63 saat çalışarak 18 saat fazla çalışma yaptığı değerlendirilmiştir. Teftişten sonra da 08:00-19:00 saatleri arasında 1.5 saat ara dinlenme ile 9.5 saat çalıştığı, haftanın 6 günü 57 saat çalışarak 12 saat fazla çalışma yaptığı değerlendirilmiştir.
Ayrıca davacının hizmet süresi boyunca hiç izin kullanmadığı, 4 tam yıl karşılığı 56 gün yıllık izin alacağı olduğu kabul edilerek yıllık izin alacağı hüküm altına alınmıştır.
Çalışma ve Sosyal Bakanlığı müfettişleri tarafından davacının alınan ifadesinde ”… işyerinde yapılan incelemeden sonra işyerimizde ilgili panolarda çalışma satleri görebileceğimiz bir yerde ilan edildi. Çalışma saatlerimiz yeniden düzenlendi. Işyerinde haftanın 6 günü 2 vardiya halinde 08:00-17:00/13:00-22:00 saatleri arasında günde 1,5 saat ara dinlenmesi kullanarak çalışıyoruz. Ben sabit olarak 08:00-17:00 vardiyasında çalışıyorum…2013 yılı Eylül ayı maaşına ek olarak geçmiş dönemde yapmış olduğum fazla çalışmaların ve ulusal bayram ve genel tatil günü çalışmalarının karşılığı olarak toplam 3.500,00 TL banka hesabıma yatırıldı. Yıllık izinlerimi 14 işgünü olarak kullandım…” beyan etmiştir. Dolayısıyla davacının iş müfettişine verdiği beyanı kendisini bağlayıcı niteliktedir. Yapılması gereken, teftişten sonraki dönem yönünden davacının iş müfettişine verdiği beyanı da dikkate alınarak, çalışma saatleri tespit edilmeli yasal ara dinlenme süreleri düşülmek suretiyle farklı bir bilirkişiden denetime elverişli olacak şekilde fazla mesai ve yıllık izin talepleri hakkında yeniden rapor alınmalı ve çıkacak sonuca göre karar verilmelidir. Yazılı şekilde hatalı hesap raporu uyarınca sonuca gidilmiş olması bozma nedenidir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.