Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/11159 E. 2019/9385 K. 22.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/11159
KARAR NO : 2019/9385
KARAR TARİHİ : 22.04.2019

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının kuru pasta ustası olarak 21.09.2005 – 05.08.2013 tarihleri arasında davalı yanında çalıştığını, iş akdinin haksız ve gerekçesiz olarak feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti ve fazla mesai ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalının Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı İş Kanunu’nda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunu’nun 323. maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.Somut olayda; davacı … son maaşının net 2.200,00 TL olduğunu ileri sürmüş, davalı yan ise davacının bordroda belirtilen (brüt 1.398,90 TL) ücretle çalıştığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan 18.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda davacının brüt 1.398,90 TL ücret aldığı belirlenmiştir. Taraflar arasında akdedilen 21.09.2005 tarihli iş sözleşmesinde belirlenen ücret miktarı brüt 775,00 TL olarak belirlenmesi, davacının yaptığı işin niteliği ve kıdemi ile emsal ücret araştırması cevabi yazıları değerlendirildiğinde davacının aylık net ücretinin 2.200,00 TL olduğuna dair kabul dosya kapsamına uygun düşecektir.Açıklanan nedenlerle davacının aylık net ücretinin 2.200,00 TL olduğu, hüküm altına alınan alacak kalemlerinin bu miktara göre hesaplanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.