Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/10928 E. 2019/8864 K. 16.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/10928
KARAR NO : 2019/8864
KARAR TARİHİ : 16.04.2019

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maden mühendisi olduğunu ve 19.06.2006 tarihinden itibaren davalı şirketin değişik şantiyelerinde çalıştığını, en son almakta olduğu maaşının 6.160,00 TL olduğunu, hizmet sözleşmesin davalı işveren tarafından feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı,yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ile bayram ve genel tatil ücret alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iş bitimi nedeni ile davacının hizmet sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının maaşının bankaya yatan kadar olduğunu ve işçilik alacaklarının ödendiğini, işe başlama tarihinin şubat 2007 olduğunu ve iddia olunan çalışma saatlerinin gerçeği yansıtmadığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili ve davalı vekili ayrı ayrı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı, fazla çalışma yapılmış ise işverence karşılığının ödenip ödenmediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir.Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece, tanık anlatımları doğrultusunda davacının fazla çalışma yaptığı kabul edilmiş, yaptırılan bilirkişi incelemesinde, imzalı ücret bordrosu ile fazla çalışma ücretinin ödendiği kabul edilen dönemler dışlanarak hesaplama yapılmıştır. İlgili ücret bordrolarının incelenmesi neticesinde, davacıya muhtelif zamanlarda, fazla mesai ücreti tahakkuku yaptırılıp, bordroya yansıtıldığı ve fazla çalışma ücret adı altında ödeme miktarlarının yazılı olduğu görülmektedir. Ancak ödenen miktarlar ile bordroda belirtilen fazla çalışma saatleri karşılaştırıldığında, fazla çalışma tahakkuk miktarlarının bir önceki aya göre farklılık gösterdiği, bununla birlikte yıl içindeki ödemelerin birbirleriyle hemen hemen aynı miktarlarda olduğu, tahakkuk ettirilen miktarlar değişse de belli periyotlarla yapılan ödemenin hiç değişmediği, dolayısıyla bordrodaki miktarların işçinin normal ücretinden ibaret bulunduğu izlenimi edinilmiştir. Ayrıca ücret bordolarından, aynı miktar ödeme yapılabilmesi için bazen aylık sabit ücretin daha düşük tahakkuk ettirildiği de anlaşılmaktadır. Bu durumda; ücret bordrolarındaki tahakkuklar, gerçek bir ödemeyi göstermediğinden, gerçek bir fazla çalışma ücreti ödemesinden bahsedilemeyeceği, kaldı ki tahakkuk bulunmayan dönemlerin de mevcudiyeti karşısında Mahkemece tanık anlatımları doğrultusunda tespit edilecek fazla çalışma ücretinden makul oranda bir takdiri indirim ile varsa bu alacağın hüküm altına alınması gerekirken, çelişkili bordrolara değer verilerek karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasındaki bir başka uyuşmazlık da davacının hafta tatili alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır.Mahkemece davacının tanık anlatımları doğrultusunda hafta tatili günlerinde de çalıştığının kabulü ile hafta tatil alacağı hüküm altına alınmış ise de, davacı tanıklarından … davalı şirkete karşı dava açmış olmakla husumeti bulunduğundan beyanına ihtiyatlı yaklaşılmalıdır. Diğer tanık … ise “ haftalık izin vardı, haftalık izin toplu kullandırılırdı ayda 4 gün izin vardı ” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu durumda hafta tatili alacağı, husumeti bulunmayan bu tanığın beyanı esas alınıp, yeniden değerlendirilerek hesaplanmalıdır.Öte yandan, davalının 21.08.2015 de tebliğ aldığı ıslah dilekçesine karşı yasal süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunulmuş olmasına ve yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesi düzenlenen ek bilirkişi raporunda zamanaşımına uğramayan hafta tatili alacağının ayrıca belirlenmesine rağmen, Mahkemece davalının ıslaha karşı zamanaşımı savunması göz ardı edilerek, tüm çalışma dönemi için belirlenen hafta tatili alacağının hüküm altına alınması isabetli olmamıştır. Mahkemece yapılacak iş, davalı tarafından ıslah talebine karşı yasal süresi içerisinde ileri sürülen zamanaşımı itirazının nazara alınarak, hafta tatili alacağının zamanaşımına uğramayan bölümünün hüküm altına alınmasıdır. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir
4-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.
Somut olayda davacı, kısmi dava olarak açtığı davasında 500,00 TL olarak talep ettiği bayram ve genel tatil ücreti alacağını, ıslah talebi ile 700,00 TL daha arttırarak 1.200,00 TL’ye çıkartmıştır. Mahkemece davacının talebini aşar şekilde 3.812,74 TL bayram ve genel tatil ücret alacağına hükmedilmesi de hatalı olup ayrı bir bozma sebebidir.Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililerine iadesine 16.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.