Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/35567 E. 2018/19315 K. 20.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/35567
KARAR NO : 2018/19315
KARAR TARİHİ : 20.09.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, işyerinde satış danışmanı olarak çalışan davacının iş akdine haklı bir neden olmadan son verildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş akdine devamsızlık nedeniyle haklı olarak son verildiğini ve tüm alacaklarının ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının iş akdine kendisi tarafından haklı bir neden olmadan son verildiği ve imzalı ücret bordroları ile davacının alacaklarının ödenmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde son bulup bulmadığı uyuşmazlık konusudur.
Davacı, iş akdine işverence haklı bir neden bulunmadan 02/03/2011 tarihinde son verildiğini öne sürmüş, davalı ise davacının iş akdine devamsızlık nedeniyle 09/03/2011 tarihinde haklı olarak son verildiğini savunmuştur. Davalı işverence 2011 yılı Mart ayı için SGK’ya iki çalışma günü bildirilmiştir. Şu halde, fiili çalışmanın 02/03/2011 tarihinde son bulduğu uyuşmazlık dışı olup davacı 02/03/2011 tarihinde işverence haklı bir neden olmadan iş akdine son verildiğini öne sürerken davalı ise davacının haklı bir neden olmadan işi bıraktığını savunmaktadır. Mahkemece davacının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na 01.03.2011 tarihinde dilekçe verdiği ve fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının ödenmediği ve bordroların zorla imzalatıldığını ileri sürdüğü bu tarihten sonra da iş akdine son verdiği gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir. Davacı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na 01.03.2011 tarihinde verdiği şikayet dilekçesinde iş akdine son verdiğinden bahsetmediği gibi iş akdinin son bulduğu 02.03.2011 tarihinde vakit kaybetmeden işverene gönderdiği ihtar ile iş akdine haklı bir neden olmadan son verildiğini öne sürerek alacaklarını talep etmiştir. Davacının başka bir işte çalışmaya başladığı tarih fesihten çok sonra 2011 yılı Temmuz ayındadır.
26.10.2007-02.03.2011 tarihleri arasında 3 yıl 2 ay 6 gün süre ile işyerinde çalışan bir işçinin hiçbir neden yokken ve başka bir iş de bulmamışken tazminatlarını yakacak şekilde iş akdine son vermesi hayatın olağan akışına aykırı olup; tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatı gerektirmeyecek şekilde son bulduğunu ispatla yükümlü işverenin bu yükümünü yerine getiremediği sonucuna varılmakla; mahkemece, davacının kıdem ve ihbar tazminatının kabulü yerine yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatillerinde ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı ve çalışmış ise ücretinin ödenip ödenmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
Aynı ispat kuralları hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günleri için de geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece ücret bordrolarının işçi imzalı olduğu ve baskı ile imzalatıldığının ispatlanamadığı, bordrolarda tahakkuk olması nedeniyle davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı bulunmadığı kabul edilmiştir. Ne var ki; varılan sonuç hüküm kurmaya elverişli değildir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ücret bordrolarının imzalı olduğu ve bordrolarda her ay tahakkuk bulunduğu belirtilmiş ise de; hesaplama dönemini kapsayan ücret bordroları tek tek irdelenip tahakkukların zamlı olup olmadığı bir başka deyişle davacıya yapılan gerçek bir ödeme olup olmadığı belirlenmediğinden denetime elverişli değildir. Öte yandan, davacı tarafından dosyaya sunulan belgeler ve işyeri kayıtları ile emsal olduğu ileri sürülen yargı kararları ve bu kararlara dayanak bilirkişi raporları incelenmemiş, davacının itirazları değerlendirilmemiştir.
Mahkemece, imzalı ücret bordrolarında gerçek ve zamlı bir tahakkuk olup olmadığının tespiti gerektiği gibi aksinin eşdeğer belgeler ile ortaya konulup konulmadığının da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenler ile Mahkemece, davacının itirazları ve itirazlarına ekli belgeler, giriş çıkış kayıtları ve haftalık çalışma programları, davacı yanca sunulan yargı kararları da dikkate alınacak şekilde konusunda uzman bir bilirkişiden denetime elverişli rapor alınmalı, işyeri kayıtları ile imzalı ücret bordrolarının aksinin ortaya konulup konulmadığı, bordrolarda gerçek ve zamlı bir tahakkuk bulunup bulunmadığı tespit edilmeli; fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının yapılan ödemeler ile karşılanıp karşılanmadığı belirlenmeli sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.09.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.