Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/35511 E. 2018/19296 K. 20.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/35511
KARAR NO : 2018/19296
KARAR TARİHİ : 20.09.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 2007-2012 yılları arasında davalı işyerinde mevsimlik işçi olarak çalıştığını, 2013 yılı sezon sonunda iş sözleşmesinin işveren tarafından tek taraflı feshedildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, her sezon başında … Gazetesine ilan verilmek suretiyle işçilerin işe davet edildiklerini, kaldı ki 2007-2012 yıllarında davacının da bu şekilde işe davet edildiğini ancak davacının işe gelmediğini ve alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda iş akdine haklı bir neden olmadan işverence son verildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında iş akdinin kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde son bulup bulmadığı uyuşmazlık konusudur.
Davalıya ait otelde aşçı olarak sezonluk çalışan davacı, iş akdine işverence haklı bir neden olmadan son verildiğini öne sürmüş; davalı vekili ise iş sözleşmesinin sezon sonu feshedilmediğini, davacının diğer çalışma dönemlerinde olduğu gibi 2013 yılı Nisan ayında gazete vasıtasıyla işe davet edildiğini ancak davacının davete icabet etmediğini davacının devamsızlık nedeniyle iş sözleşmesinin haklı nedenle sona erdiğini, verilen ücretle çalışmak istememesi nedeniyle işi bıraktığını ve başka bir iş bulduğunu savunmuştur.
Davacının en son işverende çalıştığı sezon, 04.11.2012 tarihinde sona ermiştir. Davalı işveren, işe davet bildiriminin yapıldığı yerel gazete örneğini dosyaya sunmuş olup buna göre 18.04.2013 tarihinde gazeteye ilan verilmiş ve ilanda iş akitleri askıya alınan personellerden çalışmak isteyenlerin 25.04.2013 tarihine kadar müracaat etmesi gerektiği belirtilmiştir. SGK kayıtlarından davacının 03.05.2013 tarihinde başka bir işte çalışmaya başladığı görülmektedir.
Mahkemece, davacının ücretinin düşürüldüğü, davacının iş sözleşmesini ücretinin düşürülmesini kabul etmemesi nedeniyle haklı olarak feshettiği kabul edilmiştir. Ne var ki, varılan sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir.
Öncelikle, davacı dava dilekçesinde iş akdinin işverence sonlandırıldığını öne sürmüş olup iş akdinin kendisi tarafından haklı nedenle sonlandırıldığından söz etmiş değildir. Öte yandan, işçi ücretlerinin düşürüldüğü davalı tanıklarının beyanı ile dahi sabit olmak ile birlikte en son çalışma sezonu için taraflarca imzalanan iş sözleşmesinde ücretin 1.607,00 TL olduğu; yargılama aşamasında kabul edilen son ücret miktarının da 1.607,00 TL olduğu ve davacı yanca bu kabulün temyiz edilmediği, davacının ücretinin düşürülmesinden sonra bir çalışma sezonu boyunca çalışmaya devam ettiği anlaşılmaktadır.
Şu halde, işçinin ücretinin düşürülmesi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca esaslı değişiklik olmak ile birlikte işçi tarafından düşürülmüş ücret üzerinden hazırlanan iş sözleşmesi imzalanmak suretiyle yapılan bu değişikliğin yazılı olarak kabul edildiği ve davacının bir sezon boyunca düşürülmüş ücret ile çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu aşamadan sonra ücreti düşük bulması nedeniyle iş akdini sonlandıran davacının haklı bir nedeni bulunduğundan sözedilemeyeceğinden kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece, tanık anlatımları dikkate alınarak, davacının haftanın yedi günü 12:00-24:00 saatleri arasında günde 12 saat mesai yaptığı, 1.5 saat ara dinlenmesi düşüldüğünde günde 10.5 saat çalıştığı, bu şekilde haftada 21 saat fazla mesai yaptığı kabul edilmiştir.
Davalı yanca sunulan ücret bordrolarının bazılarının işçi imzalı olduğu bazılarının ise imzasız olduğu görülmektedir. Işyerinde ödemelerin banka kayıtları ile yapıldığı anlaşılmasına rağmen işverence dayanılan banka kayıtları mahkemece temin edilmemiştir. Bordroların bazılarında ek kazanç başlığı ile yapılan ödemeler olduğu görülmekle birlikte ayrıntılı bordro dökümleri olmadığından bu tahakkukların fazla çalışma karşılığı olup olmadığı anlaşılamamıştır.
Açıklanan nedenler ile ayrıntılı ücret bordroları ile banka kayıtları temin edilerek fazla çalışma tahakkuku bulunup bulunmadığı tereddütsüz belirlenmeli, imzalı ücret bordrolarında zamlı fazla çalışma tahakkunun bulunduğunun tespit edilmesi halinde bordroların ait olduğu aylar hesaplamadan dışlanmalı; ödenen miktarın zamsız olması veya bankaya ödenmiş olan imzasız bordrolarda tahakkuk bulunması halinde yapılan ödeme fazla çalışmadan mahsup edilerek sonuca gidilmelidir
Mahkemece bu hususlar gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 20.09.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.