Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/34275 E. 2016/103 K. 11.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/34275
KARAR NO : 2016/103
KARAR TARİHİ : 11.01.2016

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Ankara 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/10/2015
NUMARASI : 2015/263-2015/624

DAVA : Davacı, 24.01.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu gereğince; İş Kollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına ilişkin 2015 Ocak Ayı İstatistikleri hakkında Tebliğ”in 02 nolu Gıda Sanayi İş kolunda çalışan toplam işçi sayısı ve müvekkili Gıda İş Sendikasının üye sayısının iptali ile esastan karar kurulmasını beklemeksizin tebliğin ilgili kısımlarına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun, toplu iş sözleşmesi ehliyeti ve yetkisine sahip sendikaların tespit esas ve usullerini değiştirdiğini, 6356 sayılı Kanun’un 41. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca yayımlanan istatistiklere göre yüzde bir üye şartını karşılamayan müvekkil sendikanın toplu iş sözleşmesi ehliyetini yitirdiğini, tebliğde müvekkilinin üye sayısının 1.949 olarak gösterildiğini, ancak üye sayısının 5.870’in üzerinde olduğunu, tebliğde yer alan sayının hatalı olduğunu ve iptali gerektiğini, ayrıca 6356 sayılı Kanun’un 41. maddesinin beşinci fıkrasının uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu, Anayasa’nın 90. maddesi gereğince üst norm niteliğinde olan ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmelerinin uygulanması gerektiğini ve işkolu barajının uygulanamayacağını ileri sürerek işkollarındaki işçi sayıları ve sendikaların üye sayılarına ilişkin Ocak 2015 tebliğinin gıda sanayine ilişkin toplam işçi sayısı ile G.. S..nın üye sayısının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Ç.. B.. vekili, öncelikle dava dilekçesinin ekinde somut delillerin yer almaması sebebiyle davanın incelenmeksizin reddinin gerektiğini ileri sürmüş, Bakanlığın yetkili sendikanın belirlenmesinde kendisine gönderilen bildirimleri esas aldığını, kayıtlar tutulurken üyelik, üyelikten çekilme, işkolu değiştirme, bir yıldan fazla işsiz kalma, ölüm gibi denetimlerin günlük olarak yapıldığını belirterek haksız davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Ş.. S.. vekili, 6356 sayılı Kanun’da düzenlenen işkolu barajının Türkiye’nin 98 ile 87 No’lu ILO Sözleşmeleri’nden doğan yükümlülüklerine ve ILO Denetim Organlarının görüş, karar ve tavsiyelerine aykırı olduğu yönündeki tespitlerine katıldıklarını ancak söz konusu hususların işkolu istatistiklerine itiraz niteliğindeki bu davada ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin davalı olarak gösterilmesinin husumete ilişkin kurallar bakımından da isabetsiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, diğer davalılar cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davacı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı sendikanın kurulu bulunduğu işkolu istatistiğinin hatalı olup olmadığı, işkolu barajının Anayasanın 90. maddesi kapsamında uluslararası sözleşmelere aykırılık oluşturup oluşturmadığı noktasındadır.
6356 sayılı Kanun’un 41. maddesinin 5. fıkrasına göre “Bir işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinin tespitinde Bakanlıkça her yıl ocak ve temmuz aylarında yayımlanan istatistikler esas alınır. Bu istatistiklerde her bir işkolundaki toplam işçi sayısı ile işkollarındaki sendikaların üye sayıları yer alır. Yayımlanan istatistik, toplu iş sözleşmesi ve diğer işlemler için yeni istatistik yayımlanıncaya kadar geçerlidir. Yetki belgesi almak üzere başvuran veya yetki belgesi alan işçi sendikasının yetkisini daha sonra yayımlanacak istatistikler etkilemez.” Aynı maddenin 6. fıkrasına göre ise “Yayımından itibaren on beş gün içinde itiraz edilmeyen istatistik kesinleşir. İstatistiğin gerçeğe uymadığı gerekçesiyle bu süre içinde Ankara İş Mahkemesine başvurulabilir. Mahkeme bu itirazı on beş gün içinde sonuçlandırır. Mahkemece verilen karar, ilgililerce veya Bakanlıkça temyiz edilebilir. Yargıtay temyiz talebini on beş gün içinde kesin olarak karara bağlar.” Yine aynı maddenin 7. fıkrasında da, “Bakanlık, yetkili sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin düzenlenmesinde kendisine gönderilen üyelik ve üyelikten çekilme bildirimleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimlerini esas alır.” hükmüne yer verilmiştir.
Öncelikle işkolu barajının uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ve Anayasanın 90. maddesi uyarınca bu barajın dikkate alınamayacağı iddiasının bu davada ileri sürülüp sürülemeyeceği tartışılmalıdır.
Yukarıda belirtilen kanuni düzenlemelerden de anlaşıldığı üzere, işkolu istatistiklerine itiraz, istatistiklerin gerçeği yansıtmadığı iddiası ile yapılabilmektedir. Bir başka ifadeyle, işkolu istatistiklerine itiraz, istatistiklerdeki hatalara ilişkin olup, istatistik ile hukuki dayanaklarının uluslararası mevzuata uygunluğuyla ilgili değildir. Bu yönüyle işkolu barajı, işçi sendikasının ehliyeti ile ilgili bir konu olduğundan, davacının bu iddiasını yetki tespitine itiraz davasında ileri sürebileceği kabul edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında davacı vekilinin temyiz itirazları değerlendirildiğinde;
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut olayda, 24.01.2015 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 6356 sayılı Kanun gereğince işkollarındaki işçi sayıları ve sendikaların üye sayılarına ilişkin 2015 Ocak ayı istatistiklerine göre, davacı sendikanın 1.949 üye ve % 0,34 oran ile işkolu barajının altında kaldığı ve toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili, yayımlanan daha önceki istatistiklere de itiraz edildiği ve söz konusu istatistiklerin kesinleşmediğini ifade etmiştir.
Dava konusu istatistiğe karşı itirazların değerlendirilebilmesi için, önceki istatistiklerin kesinleşmesi gerekir. Mahkemece, kesinleşen istatistikler esas alınarak sonraki dönemde davalı sendikaların üye sayılarındaki değişiklikler tespit edilmeli ve bu suretle üye sayısı, toplam işçi sayısı ve buna bağlı olarak yüzdelik oranlar belirlenmelidir. Bu itibarla, mahkemece önceki istatistiklerin kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, önceki istatistiklere itiraz davalarının neticesi beklenilmeli ve kesinleşen istatistikler esas alınmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, emsal nitelikteki dosyalara sunulan ve 2009 Temmuz istatistiklerinde davacı sendika üyesi gözüken işçilerin hangi sebeplerle sendika üyeliğini kaybettiğine dair kayıtlar dosya kapsamına sunulmamıştır. Mahkemece, söz konusu kayıtlar da getirtilerek davacı vekiline tebliğ edilmeli, yeterli süre verilerek anılan kayıtlara karşı davacı vekilinin beyanı alınmalı ve somut olarak toplam işçi sayısı ve üye sayısı yönünden yapılan itirazlar doğrultusunda sonuca gidilmelidir. Anılan hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.01.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.