Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/32776 E. 2018/17212 K. 05.07.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/32776
KARAR NO : 2018/17212
KARAR TARİHİ : 05.07.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı sebebe dayanmaksızın feshedildiğini, ödenmeyen alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin süreli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17. maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.
İşçinin haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim süresi tanımaksızın iş sözleşmesini feshi istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer.
İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverence tazminatların derhal ödenmesi ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün olmadığı gibi, ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanılamaz.
Somut olayda, dosyaya sunulan davacının el yazısı ile yazılmış ve imzalanmış istifa dilekçelerinden birinde, “23.11.2011 tarihi itibari ile işyerinizden kendi isteğimle ayrılıyorum. Gereğini rica ederim.” ve diğerinde “01.05.2009 tarihi itibari ile çalışmakta olduğum işyerinden kendi isteğimle ayrılıyorum. Herhangi bir hak ve alacağım kalmamıştır. İşyerini her konuda ibra ederim.” şeklinde beyanı söz konusudur. Mahkemece, söz konusu istifa dilekçeleri davacıya gösterilip diyecekleri sorularak, imzanın da kendisine ait olup olmadığı araştırıldıktan sonra sonuca gidilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
Ayrıca, her ne kadar Mahkemece 01.05.2009 tarihli istifa dilekçesindeki ibraya … Borçlar Kanunu döneminde düzenlendiği gerekçesiyle itibar edilmişse de, dava konusu alacakların tek tek yazılmadığı anlaşıldığından itibar edilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.