Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/32095 E. 2015/34443 K. 14.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/32095
KARAR NO : 2015/34443
KARAR TARİHİ : 14.12.2015

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Eskişehir 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 07/09/2015
NUMARASI : 2015/141-2015/391

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı ve davalı avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; işverenin hiçbir gerekçe göstermeden müvekkilinin işine son verdiğini, davalı işverenin müvekkilinin işten çıkarılmasına yönelik feshinin haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespiti ile müvekkilinin işe iadesine, iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespiti kararı ile tazminat haklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının idarenin ihale ile hizmet satın aldığı diğer davalı şirket işçisi olduğundan müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini, davacının çalıştığı evin huzur ve düzenini bozup idarenin güvenini sarsıcı davranışlarının davalı şirkete bildirildiğini, davalı şirketin de davacının görevine son verdiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, ev tipi sosyal hizmet işlerinde İş Kanunu hükümlerinin uygulanabilme imkanı bulunmadığını, mahkemece aksi kanaat hasıl ise davacının yeni gelen personelin görevlendirilmesini kabullenemediğini ve bu personele karşı olumsuz tutum ve davranışlar sergilemeye başladığı, iş bu durumu belirten tutanak ile birlikte gönderilen talimat gereği davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/2 maddesi sebebi ile feshedilerek işten çıkışının verildiği sebeiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davalı işveren tarafından yazılı fesih bildiriminde bulunulmadığı gibi fesih gerekçesinde de geçerli bir sebebe dayanılmadığı, herhangi bir somut olgu belirtilmediği, davacı işçinin savunmasının alınmadığı, bu sebeple davalı tarafın iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Dava içeriği bakımından taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda İş Mahkemesinin görevli olup olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca, 4857 sayılı Kanun’a göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş sözleşmesinden veya 4857 sayılı Kanun’a dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri İş Mahkemeleridir.
Dosyadaki iddia ve savunmalar, yazılı belge ve kayıtlar içeriğine göre; davacının davalı idare sorumluluğu altındaki çocukların bakımının sağlandığı birimlerde, hizmet alım işini ihale suretiyle alan şirket elemanı olarak “bakıcı anne” görevini yerine getirdiği, davalı idare tarafından davacının yeni işe giren başka bir bakıcı anneye karşı olumsuz tavırlar sergilediği, çocukları ilgili kişiye karşı kışkırttığı hakkında davalı idare tarafından tutanak tutularak durumun davalı şirkete bildirilmesinin sonrasında haklı fesih sebebine dayanılarak iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmıştır.
Yargılama sürecinde davalılar tarafından 06.02.2014 tarih 6518 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile 2828 sayılı Kanun’un 16. maddesine fıkra eklendiği ve ilgili değişiklik ile “Ev tipi sosyal hizmet birimleri, 22.05.2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrası hükmü kapsamındadır.” düzenlemesinin getirildiği, “Ev tipi sosyal hizmet birimleri” düzenlemesinin ise aynı Kanunun 14. maddesi ile 2828 sayılı Kanuna eklenen 3. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendlerinin (6), (9), (12), (13) ve (14) numaralı alt bentlerinin;
“6. “Çocuk Destek Merkezleri”; Suça sürüklenmesi, suç mağduru olması veya sokakta sosyal tehlikelerle karşı karşıya kalması sebebiyle haklarında bakım tedbiri veya korunma kararı verilen çocuklardan psikososyal desteğe ihtiyaç duyduğu tespit edilenlerin, bu ihtiyaçları giderilinceye kadar geçici süre ile bakım ve korunmalarının sağlandığı, bu süre içinde aile, yakın çevre ve toplum ilişkilerinin düzenlenmesine yönelik çalışmaların yürütüldüğü; çocukların mağduriyet, suça sürüklenme, yaş ve cinsiyet durumuna göre ayrı ayrı yapılandırılan veya ihtisaslaştırılan yatılı sosyal hizmet kuruluşlarını,”
“9. “Aktif Yaşam Merkezi”; Engelli bireylerin, yaşam kalitesinin artırılması ve sosyal hayata aktif katılımlarına katkı sağlanması amacıyla, engelli bireyler ile ailelerine rehberlik ve destek hizmeti ile evde gündüz bakım hizmeti sunan gündüzlü sosyal hizmet kuruluşlarını,”
“12. “Çocuk Evleri Sitesi”; Korunma ihtiyacı olan çocukların bakımlarının sağlandığı aynı yerleşkede bulunan birden fazla ev tipi sosyal hizmet biriminden oluşan kuruluşu,
13. “Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri”; Çocuk, kadın, engelli ve yaşlılar ile bakım veya barınma ihtiyacı olan kişilere hizmet verilen mesken niteliğindeki yatılı sosyal hizmet birimlerini,
14. “Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri Koordinasyon Merkezi”; İl müdürlüğü bünyesinde oluşturulan ev tipi sosyal hizmet birimlerinin bağlı olduğu merkezi,”
olarak değiştirilmesi suretiyle oluşturulduğunun ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.
Davalılarca ileri sürülen kanuni değişiklik sebebiyle “Ev tipi sosyal hizmet birimi” olarak tanımlanan kuruluşlardaki çalışmaların 4857 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasındaki istisnalar arasında yer aldığı ve bu sebeple bu kurumlarda işçi statüsünde çalışan kişilerin hizmet sözleşmesine dayalı talepleri bakımından İş Mahkemelerinin görevli olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davalılar tarafından ileri sürülen kanuni değişiklik hakkında herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmadan eksik araştırmaya dayalı olarak karar verilmiştir. Bu kapsamda mahkemece kanuni düzenlemede yer alan “Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri”nin nereler olduğu ve davalının çalıştığı işyerinin bu birimlerden olup olmadığı konusunun, ilgili kurumlarla yazışma yapılmak suretiyle aydınlatılması, eğer işyerinin “Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimi” niteliğinde olduğunun tespit edilmesi halinde 6518 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile değişik 2828 sayılı Kanun’un 16. maddesine göre uyuşmazlık bakımından İş Mahkemelerinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin genel mahkeme niteliğindeki Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmesi gerekmektedir. Davacının çalıştığı işyerinin “Ev tipi sosyal hizmet birimi” niteliğinde olmadığının tespiti halinde ise davanın esasına girilerek uyuşmazlık hakkında karar verilmeliyken bu araştırmanın yapılmamış olması bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, bozma sebebine göre sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 14.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.