Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/31964 E. 2016/231 K. 11.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/31964
KARAR NO : 2016/231
KARAR TARİHİ : 11.01.2016

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Manisa 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/09/2015
NUMARASI : 2014/424-2015/650

DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret farkı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili, eşit davranmama tazminatı ile ikramiye alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işveren nezdinde alt işveren olarak gözüken dava dışı şirketlerde çalıştığını, davalı işveren ile dava dışı şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, işe alımların il özel idaresi üst düzey yöneticisi tarafından yapıldığını, kurum araçlarını kullanarak çalıştıklarını, tüm emir ve talimatları kurum yetkililerinden aldıklarını, taşeron şirketlerin ayrı bir organizasyon oluşturmadığını, baştan beri asıl işveren işçisi olarak olarak çalıştığını, davalı kurum ile çalıştığı taşeron şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatın, yıllık izin alacağını, kırkbeş saat üzeri çalışması sebebi ile fazla mesai ücretini, genel tatil günleri çalışması sebebi ile genel tatil ücretini, toplu iş sözleşmesinin uygulanması ile hak kazanabileceği ikramiye fark ücret alacağı ile iş kanunu 5. maddesi uyarınca eşit davranmama tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının bakanlık elemanı olmadığını, ihbar olunan şirket işçileri olduğunu, davanın belirsiz açılamayacağını, alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının iddialarının yerinde olmadığını husumet yönünden davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, alacağı taleplerinin kabulüne, fark ücret, ikramiye, eşit davranmama tazminatı, fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili alacağı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı veya muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin altıncı fıkrasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmış; aynı maddenin yedinci fıkrasında “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez” kuralına yer verilmiştir.
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi halinde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Bundan başka ilişki muvazaaya dayanmamalıdır. Aksi halde alt işveren işçisi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görecektir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayalı olduğunu, davacı işçinin işe ilk giriş tarihinden itibaren il özel idaresinin işçisi sayılması gerektiğini ve buna bağlı olarak da işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmeleri uyarınca işçilik alacaklarının, ikramiye alacağının ve kadrolu işçilerden farklı davranılması sebebi ile eşit davranmama tazminatının ödenmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
Mahkemece 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesi ve Alt İşverenlik Yönetmeliği uyarınca il özel idaresi ile davacının hizmet döküm cetvelinde belirtilen hizmet alımı yapılan dava dışı şirketler arasındaki ilişkinin hukuki niteliğinin ve buna bağlı olarak bu ilişkinin muvazaalı olup olmadığının tespit edilebilmesi için, tüm hizmet alım sözleşmeleri temin edilerek, sözleşmelerin yukarıda belirtilen kanuni düzenlemelere uygun kurulup kurulmadığı, muvazaaya dayanıp dayanmadığı Bilirkişi aracılığıyla gerekirse mahallinde keşif yapılarak davacı işçilerin hangi işleri yaptıkları net bir şekilde ortaya konularak, yine asıl işverenin kendi işçilerinin bu işlerde çalışıp çalışmadıkları netleştirilerek, hangi işveren yetkilerinin kim tarafından kullanıldığı da somutlaştırılarak araştırılmalıdır. Muvazaa olgusu kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturularak sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.01.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.