Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/31946 E. 2015/32605 K. 30.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/31946
KARAR NO : 2015/32605
KARAR TARİHİ : 30.11.2015

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Ankara 21. İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/09/2015
NUMARASI : 2015/467-2015/466

DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ücret, ilave tediye ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, yargı yolu yanlışlığı nedeniyle usulden reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin davalı belediye bünyesinde Belmek kurslarında usta öğretici olarak çalıştığını belirterek kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı kurum vekili, uyuşmazlığı çözme görevinin idari yargıya ait olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacı ve benzer durumdaki çalışanların encümen kararı üzerine atama ile göreve başladıkları, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin kararlarında benzer uyuşmazlıklarda encümen kararı ile çalışmaya başlanması durumunda, idari yargı birimlerinin görevli olduğunun belirtildiği, davacının statü hukukuna tabi olduğu, uyuşmazlığa bakma görevinin idari yargıda olduğu gerekçesi ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin statü hukuku kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda davaya bakmakla hangi yargı yolunun görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.
Dosya içeriğine göre, davacının davalı bünyesinde, usta öğretici taahhütnamesi imzalayarak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 89. ve 176. maddeleri gereği ek ders ücreti karşılığı çalıştığı anlaşılmaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesi kamu kurumlarındaki istihdam şekillerini düzenlemektedir. Buna göre kamu hizmetleri, memur, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle yürütülür. Aynı Kanun’un 5. maddesinde bu kanuna tabi kurumlarda belirtilen dört istihdam biçiminden başka personel istihdam edilemeyeceği düzenlenmiştir.
657 sayılı Kanun’un 4/A. maddesinde, “Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılır. Yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da memur sayılır.” düzenlemesi ile memur tanımı ve kapsamı belirlenmiştir.
Memurluğa giriş önceden unvanları dereceleri ve nitelikleri belirlenmiş kadrolara atanma ile başlar. Belirli bir kadroya atanan memur o kadro ile ilgili görevlerden sorumludur ve memurluk ünvanı da atandığı kadronun ünvanıdır. Kamu personel sistemimizde memur istihdamı kadro rejimi esas alınarak düzenlenmiştir. Bu sistemde kadro ön plandadır. Kadro ve buna bağlı kadro ünvanı oluşturulur. Ünvanın görev tanımı ve kadronun nitelikleri tespit edilir. Buna göre mali ve sosyal hakları belirlenir. Tespit edilen bu niteliklere uygun adaylar ancak bu kadrolara atanabilirler. Yetki ve görevlerin bu şekilde önceden mevzuatla düzenlenmiş olması halinde ancak “statü hukuku”ndan söz edilebilir.
Dairemizin daha önceki kararlarında A… Büyükşehir Belediye Başkanlığınca istihdam edilen usta öğreticilerin statü hukukuna tabi olduğu görüşü benimsenmiştir. Ancak, konu ile ilgili Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 30.09.2013 tarih, 2013/851 esas-2013/1277 karar sayılı kararında, aynı statüdeki davacının, idareye verdiği bir taahhütnameye istinaden çalışması ve taahhütnamede ek ders ücretinin hesaplanmasında 657 sayılı Kanun’un 176. maddesinin esas alınmasının, davacının kamu personeli statüsünde değerlendirilmesi için yeterli olmadığı, bu düzenlemenin taahhütnameyi idari sözleşme haline de getirmeyeceği belirtilerek uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği açıklanmıştır. Bu görüş dairemizce de benimsenmiştir. Mahkemece, Yargıtay 7. Hukuk Dairesince, emsal dosyalarda, encümen kararı ile çalışmaya başlanması durumunda davaya bakmakla idari yargı birimlerinin görevli olduğu yönünde karar verildiği, davacının da, encümen kararı üzerine atama ile göreve başladığı; ayrıca benzer dosyalarda dairemizce işin esası yönünden yapılan temyiz incelemesinde aylık ücret miktarının hesaplanmasında 657 sayılı Kanun hükümlerinin esas alındığı belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Ancak davacı ile taaahhütname imzalanmadan önce davalı belediye tarafından bu yönde bir encümen kararı alınmış olması, yapılan sözleşmenin dayanağı olup, işlemi idari bir işlem haline getirmeyecektir. Esasen Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarına konu olan dosyalarda da davacıların encümen kararı alınmasından sonra taahhütname imzalayarak çalışmaya başladıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca, dairemizce de benimsenen anılan kararda, ek ders ücretinin hesaplanmasında 657 sayılı Kanun’un 176. maddesinin esas alınmasının, davacının kamu personeli statüsünde değerlendirilmesi için yeterli olmadığı da vurgulanmıştır. Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu gerekçesi ile yargı yolu caiz olmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.11.2015 günü oybirliği ile karar verildi.