Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/31182 E. 2016/211 K. 11.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/31182
KARAR NO : 2016/211
KARAR TARİHİ : 11.01.2016

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Ankara 6. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/06/2015
NUMARASI : 2014/305-2015/902

DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işverenin yurtdışında bulunan şantiyelerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmaksızın feshedildiğini beyanla kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacaklarını istemiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette iddia edilen kadar çalışmasının bulunmadığını, çalıştığı süreye ilişkin olarak tüm işçilik alacaklarının ödendiği beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı ve davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176. maddesine göre, taraflardan her biri, yaptığı usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Yine aynı Kanun’un 181. maddesine göre ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir hafta süre verileceği hususu düzenlenmiştir.
Davacı vekilin tarafından son celsede, ıslah dilekçesi sunulmak üzere süre talep edilmişse de mahkemece söz konusu talep dikkate alınmaksızın karar verilmesi isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlık, davacı işçinin brüt ücretinin hangi esaslara göre belirleneceği noktasında toplanmaktadır. Öncelikle davacının net çıplak ücreti sözleşme hükmüne göre belirlenmiş olup buna göre hesaplamalarda dikkate alınan net ücretin miktarında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bilinen net ücretinden bilinmeyen brüt ücreti hesaplanırken eklenecek kesintilerin ne olduğu konusunda anlaşmazlık bulunmaktadır. Bu noktada özellikle davacı işçinin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 86. maddesinde düzenlenen topluluk sigortasından yararlanıp yararlanmadığı ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 6. madde hükümleri de dikkate alınarak isteğe bağlı sigortalılık durumunun ne olduğu belirleyici olacaktır. Mahkemece bu hususlar açılığa kavuşturulmadan ve davalı tarafın bu yöne ilişkin itirazları karşılanmadan davacı işçinin yurtiçinde çalışan işçiler gibi brüt ücretinin tespit edilmesi hatalı olmuştur. Şu halde mahkemece davacının sigortalılık durumu netleştirilmeli, buna göre de davacının ücretinden kesilmesi gereken primler tespit edildikten sonra brüt ücreti belirlenmelidir. Bundan sonra ise davacının talepleri hakkında karar verilmelidir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.01.2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Baş