Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/30819 E. 2015/31022 K. 23.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/30819
KARAR NO : 2015/31022
KARAR TARİHİ : 23.11.2015

MAHKEMESİ : Ankara 21. İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/06/2015
NUMARASI : 2015/998-2015/257

DAVA : Davacı, davalı sendika tarafından, sendika üyeliğinin işverene geç bildirilmesi sebebiyle mahrum kaldığı alacaklarının tazminine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 26.07.2005 ilâ 15.04.2011 tarihleri arasında alt işveren Assistt Rehberlik ve Müşteri Hizmetleri A.Ş. nezdinde, asıl işveren Türk Telekomünikasyon A.Ş. yanında çalıştığını, 24.11.2006 tarihinde davalı sendikaya üyelik için başvuruda bulunduğunu, davalı sendikanın 19.02.2008 tarihinde Türk Telekom A.Ş.’ye bildirim yaptığını, Ankara 18. İş Mahkemesi’nin 2010/70 esas, 2010/580 karar sayılı ilamıyla dava dışı işverene karşı açtığı davanın kabul edildiğini ancak müvekkilinin üyeliğinin sendikaca işverene geç bildirildiğini ve bu suretle maddi zarara uğradığını ileri sürerek tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı sendika vekili, davacının hiçbir tarihte Türk Telekomünikasyon A.Ş. işçisi olmadığını, dolayısıyla davacının üye olduğu tarihten üyeliğinin bildirildiği tarihe kadar sendika ile Türk Telekomünikasyon A.Ş. arasında bağıtlanan toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceğini iddia etmenin mümkün olmadığını, öte yandan işçi sendikalarının, sendikal politikaları gereğince üyelik fişlerini hangi tarihte göndereceklerine kendilerinin karar vereceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının üyeliğinin makul süre içinde bildirilmediği ancak alacakların bir kısmının zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:
Dava, sendika üyeliğinin işverene geç bildirilmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlığın kaynağı maddi olay tarihinde yürürlükte bulunan mülga 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 2. maddesinde tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak tanımlanan sendikaların amacı, yine aynı maddede, üyelerinin ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak olarak ifade edilmiştir.
2821 sayılı Kanun’un 22. maddesinin üçüncü fıkrasında da, sendika üyeliğinin, üye kayıt fişinin sendikaya verilmesi ve sendika tüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulü ile kazanılacağı belirtilmiştir. Aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise üyeliği kesinleşen işçinin üye kayıt fişinin birer nüshasının sendikaca onbeş gün içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ve işçinin çalıştığı işyerinin bağlı bulunduğu Bölge Müdürlüğüne gönderilmesi zorunlu olduğu ifade edilmiştir.
Öte yandan, mülga 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nun 9. maddesinin ilk fıkrasına göre “Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanırlar.” Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de “Toplu iş sözleşmesinin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanırlar.”
Bu genel açıklamalar ışığında tarafların temyiz itirazları değerlendirildiğinde;
1-Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve davalı tarafından temyize konu edilen miktar karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı kapsamında kaldığından 6100 sayılı Kanun’un geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 427, 432. maddeleri uyarınca davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Dosya içeriğinden, davacının 26.07.2005 ilâ 14.11.2007 tarihleri arasında K…. Yönetim Danışmanlık A.Ş.’de çalıştığı ve 15.11.2007 ilâ 15.04.2011 tarihleri arasında ise Assistt A.Ş.’de çalıştığı, davacının 04.12.2006 tarihinde davalı sendika üyeliği sıfatını kazandığı, davalı sendika tarafından 19.02.2008 tarihinde davacının sendika üyeliğinin dava dışı Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ye bildirildiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, Ankara 12. İş Mahkemesi’nin 2009/473 esas, 2009/404 karar sayılı ilamıyla, muvazaalı alt işverenlik ilişkisi sebebiyle davacının Türk Telekomünikasyon A.Ş. işletmesinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden, üyeliğinin işverene bildirildiği tarih olan 19.02.2008 tarihinden itibaren yararlanması gerektiğinin tespiti ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fark alacaklarının tahsiline karar verilmiş ve karar 9. Hukuk Dairesi’nin 18.09.2009 tarihli ilamıyla onanmıştır.
Bu maddi ve hukuki olgular ışığında, davacının yararlanması gerektiğinin tespitine karar verilen ve bu dava ile de yararlanamaması sebebiyle maddi zararının meydana geldiği iddia edilen toplu iş sözleşmeleri Türk Telekomünikasyon A.Ş. ile davalı Türkiye Haber İş Sendikası arasında bağıtlanmıştır. Davacı ise, sendika üyeliğini kazandığı tarihte toplu iş sözleşmesinin tarafı konumunda bulunmayan işveren yanında çalışmaktadır. Ayrıca, davacının sendika üyeliğini kazandığı tarihte, çalıştığı işveren ile Türk Telekomünikasyon A.Ş. arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı da bulunmamaktadır.
Bütün bu açıklamalar karşısında, davalı sendikanın, toplu iş sözleşmesinin tarafı olmayan işveren yanında çalışan davacının sendika üyeliğini, Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ye bildirim yükümlülüğünden söz edilemez. Bu itibarla, somut olayda, davalı sendikanın sorumluluğunun bulunmadığı tartışmasız olup, davanın kısmen reddine karar verilmesi sebebiyle mahkeme kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan, davacının temyiz itirazlarının reddiyle, kararın düzeltilmiş ve değiştirilmiş bu gerekçe ile ONANMASINA, 23.11.2015 gününde oy birliği ile karar verildi.