YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/28422
KARAR NO : 2015/30275
KARAR TARİHİ : 05.11.2015
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Kayseri 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/04/2014
NUMARASI : 2013/77-2014/146
DAVA : Davacı, fark ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; müvekkilinin T. T. İl Müdürlüğünde çalışmakta iken 4046 sayılı Kanun ile özelleştirme sonucunda E. R.ne nakledildiğini, 2006 yılında ödenen yılın ilk ayı için 40,00 TL ikinci altı ayı için 40,00 TL denge tazminatı zammının, %2,32 enflasyon farkının maaşına yansıtılmadığını, 2006 yılından bu yana yılın ilk altı ayı için 40,00 TL ikinci altı ayı için 40,00 TL ve %2,32 ücret kaybı olduğunu ve 2006 yılından sonra verilen maaş zammının yansımasının da bu 80,00 TL’nin ve %2,32 farkının ödenmemesinden dolayı zararı doğduğunu belirterek fark ücret alacağının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili; 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile hangi kurumların bu ek ödemeden faydalanacağının belirlenip Yüksek Planlama Kurulunun 40+40 TL zammı 3. madde çerçevesinde yararlanacak kurumları ek (2) sayılı cetvelde belirlediğini ve davacının çalıştığı kurumun bu cetvelde yer almadığını ayrıca Maliye Bakanlığının 08.05.2006 tarihli ve 8021 sayılı yazısı ile ek ödemenin geçiş ücretine ilavenin mümkün olmadığı yönünde görüş bildirdiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya içeriği ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, kanuni süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemelerin görevi kanunla belirlenmiştir.
4857 sayılı Kanun’un 1. maddesinin 2. fıkrası ve 4. maddesinde belirtilen ayrık durumlar dışında kalan bütün işyerlerinde, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanun’un uygulanacağı belirtilmiştir.
Memur ve sözleşmeli personel statü hukukuna ilgilendirdiğinden idare ile çıkacak olan uyuşmazlıklar iş mahkemeleri yerine idari yargı yerinde çözümlenmelidir.
Somut olayda, davalı kurumda teknisyen olarak çalışan davacı, davalı Kuruma nakledildiği tarihten dava tarihine kadarki dönem için, denge tazminatı ve enflasyon farkının maaşına yansıtılmaması sebebiyle eksik ödenen ücret farkı alacaklarını talep etmiştir. Davacı ücret farkı talep edilen dönemde statü hukuku hükümlerine tabi olarak çalışmıştır. Davacının talebinin, idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve kurumdaki özlük ve parasal haklarını belirlediği dikkate alındığında, davalı Kurumun denge tazminatı ve enflasyon farkı ödememesine ilişkin işlemleri kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idari işlem niteliğindedir. Bu durumda, idari işlemlerle ilgili uyuşmazlığın adli yargı yerinde değil, idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekir.
Mahkemece davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-b. maddesi uyarınca “yargı yolunun caiz olmaması” sebebiyle aynı Kanun’un 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde esasa girilerek davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarda belirtilen sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.