Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/25347 E. 2015/27766 K. 08.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/25347
KARAR NO : 2015/27766
KARAR TARİHİ : 08.10.2015

MAHKEMESİ : Ankara 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/05/2015
NUMARASI : 2014/40-2015/949

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı P.. Telekomünikasyon İnş. San. Taah. ve Tic. Ltd. şirketi ve A.. O.. şirketleri nezdinde asıl işveren Türk Telekom şirketine ait telefon ve internet kablo hatlarının ve şebekesinin bakım ve onarım işinde çalıştığını, davalı Türk Telekom A.Ş. ile dava dışı şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, feshin geçerli sebebe dayanmadığını belirterek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Türk Telekom vekili, davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesini istemiştir.
Dahili davalılar vekili, davalı şirkete karşı ileri sürülen iddiaların kendilerine karşı ileri sürülemeyeceğini, sözleşme üzerine istihdam edilen ve sözleşme bitince işten çıkarılan işçilerin açmış oldukları işe iade davasının ortada sürekli bir iş olmaması sebebiyle reddedilmesi gerektiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda P.. Telekomünikasyon İnş. San. Taah. ve Tic. Ltd. Şti. – A.. O.. davaya dahil edilerek yapılan yargılama sonucunda, feshin geçersizliğine ve davacının Türk Telekom A.Ş.’ye iadesine ve dahili davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı T.. A.. vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalılar arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Alt işveren, bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve görevlendirdiği işçileri sadece bu işyerinde çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise, asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımdan yola çıkıldığında asıl işveren alt işveren ilişkisinin unsurları, iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekir. Alt işverene yardımcı iş, ya da asıl işin bir bölümü, ancak teknolojik sebeplerle uzmanlık gereken işin varlığı halinde verilebilecektir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde asıl işveren alt işveren ilişkisini sınırlandırılması yönünde kanun koyucunun amacından da yola çıkılarak asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada olması gerektiği belirtilmelidir. 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 6. ve 7. fıkralarında tamamen aynı biçimde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu kararlılığı ortaya koymaktadır.
Somut olayda, mahkemece feshin geçersiz olduğunun kabulüne karar verilmesi isabetli ise de, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun kabulü doğru olmamıştır.
Dosya içeriğinden; davalılarca aralarında imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında yapılan işin niteliği itibariyle davalılar arasında 4857 sayılı Kanun’un 2/6. ve 7. maddelerine uygun ve geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacının alt işveren işyerindeki işine iadesine, işe iadenin mali sonuçlarından ise alt işverenin asıl işverenle müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının davalılar P..Telekomünikasyon İnş. San. Taah ve Tic. Ltd. Şti. – A.. O..na ait işyerindeki işine İADESİNE,
3-Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalı T.. A.. İle davalılar P..Telekomünikasyon İnş. San. Taah. ve Tic. Ltd. Şti. – A.. O.. tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih sebebi ve kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davalı T.. A.. ile davalılar P.. Telekomünikasyon İnş. San. Taah ve Tic. Ltd. Şti. – A.. O..ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 71,55 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, davalıların yaptığı yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 08.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.