Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/24973 E. 2015/26112 K. 01.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/24973
KARAR NO : 2015/26112
KARAR TARİHİ : 01.10.2015

MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 02/10/2013
NUMARASI : 2011/369-2013/313

DAVA : Davacı, brüt kıdem, ihbar tazminatı, ulusal bayram ve genel tatil, yıllık ücretli izin ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının, davalı Bakanlığa ait işyerinde altişverenlerin işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ulusal bayram genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı M.. B.. vekili, zamanaşımı def’i ve husumet itirazında bulunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya içeriği ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
İbra sözleşmesi, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Kanun’un 132.  maddesi “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” hükmünü getirmiştir. İbranameyle ilgili olarak diğer önemli bir düzenleme ise 6098 sayılı Kanun’un 420. maddesinde yer almıştır. Sözü edilen hükme göre, işçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.
Ancak yukarıda sözü edilen bu hükümler 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 6098 sayılı Kanun’un yürürlükte olmadığı bir dönem de düzenlenen ibranamenin geçerliliği sorunu, Yargıtay’ın ibraname konusunda yerleşmiş uygulamaları çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Miktar içeren ibra sözleşmelerinde, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir.
Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı haller ileri sürülüp ispatlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır.
İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.
Somut olayda, ihbar olunan A.. İ.. Taah. San. Tic. Ltd. Şirketinin sunduğu ibraname tarihsiz olduğu, ibranamede alacaklar tek tek sayılmış ise de, ödemeye dair hiçbir miktarın belirtilmediği ve davacı tarafından matbu olarak düzenlenen bu ibranamenin sonradan doldurulduğunun ileri sürülmesine rağmen işverence aksinin ıspat edilemediği sebebiyle geçersiz sayılması doğrudur. Ancak, ihbar olunan T.. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şirketinin sunduğu ibranamede, 30.04.2008-29.04.2009 tarihleri arasındaki dönem için 720,00 TL kıdem tazminatı ödendiği belirtilmiş,ibraname işten çıkış tarihinden sonra 21.05.2009 tarihinde düzenlenmiş, alacaklar tek tek sayılmıştır. Kıdem tazminatı dışındaki alacaklar yönünden savunmayla çelişmekte ise de, ödemeye dair miktar belirtilen kıdem tazminatı alacağı yönünden ise savunmayla çelişmemektedir. Davacının, bu ibraname ile ilgili beyanıda bulunmamaktadır. İbraname, işyeri devri esaslarına göre, iş sözleşmesinin devamı sırasında alınmıştır. Bu durumda, ibraname kıdem tazminatı yönünden makbuz niteliğinde sayılarak, ödendiği belirtilen kıdem tazminatı tutarı, ödeme tarihinden itibaren dava tarihine kadar işleyecek faiziyle birlikte hesaplanarak, belirlenen tutar toplam hesaplanan kıdem tazminatı tutarından mahsup edilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, 01.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.