Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2015/22759 E. 2015/28314 K. 12.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/22759
KARAR NO : 2015/28314
KARAR TARİHİ : 12.10.2015

MAHKEMESİ : Ankara 13. İş Mahkemesi
TARİHİ : 01/04/2015
NUMARASI : 2013/754-2015/334

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti;
Davacı, haksız olarak yapılan feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine, boşta geçen süre ücreti ve tazminatlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı İsteminin Özeti;
Davalı işveren, hastane içerisinde davacının nitelikleri doğrultusunda yapılan incelemelerde başka bir görevde istihdam olanaklarının olmaması sebebiyle davacının iş sözleşmesine son verildiğini, yönetim asistanı görevinin bir kişi ile devam ettirildiğini belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddini istemiştir.
Gerekçe;
Mahkemece, davacının çıkartıldığı birime sonra ya da fesihten makul süre öncesi işçi alınmadığı anlaşılmış, anılan kararın tüm iş yerinde tutarlı olarak uygulandığı davacının başka bir birimde çalıştırılma imkanının nitelikleri ve ücreti gereği bulunamadığı, davacının da böyle bir iddiada bulunmadığı böyle bir talebinin de olmadığı görülmüş, yönetim hakkı çerçevesinde alman işletmesel karar tutarlı olarak uygulandığı ve feshin son çare olması gerektiği ilkesinin değerlendirildiği en son gelen işçinin ilk çıkartılmasına ilişkin kuralın dikkate alındığı anlaşılmakla feshin geçerli sebebe dayandırıldığı saptanmış gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz;
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı konusu olup kanuni dayanak 4857 sayılı Kanun’un 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, iş yerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.

İşletmenin, iş yerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış imkanlarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik sıkıntı, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, hammadde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini imkansız hale getiren iş yeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, iş yerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, iş yerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi iş yeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, iş yerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma imkanlarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel şartlarına uyduğunu, daha sonra, içerik yönünden fesih sebeplerinin geçerli (veya haklı) olduğunu ispatlayacaktır. Feshin işletme, iş yeri ve işin gerekleri sebepleri ile yapıldığı ileri sürüldüğünde, öncelikle bu konuda işverenin işletmesel kararı aranmalı, bağlı işveren kararında iş görme ediminde ifayı engelleyen, bir başka anlatımla istihdamı engelleyen durum araştırılmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı (tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı (keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı (ölçülülük denetimi-feshin son çare olması ilkesi) açıklığa kavuşturulmalıdır. Davacının 18.04.2013-25.11.2013 tarihleri arasında davalı işyerinde Yönetim Asistanı olarak görev yaptığı, iş sözleşmesinin işveren tarafından işyeri personel kadrosu bakımından hazırlanan rapor sonrasında davacının hizmetine ihtiyaç duyulmaması yönünde işletmesel karar alınarak işveren tarafından geçerli nedene dayanılarak sonlandırıldığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davalı işverence sunulan belgeler, fesih işlemine ilişkin evrak, davalı tanıkları beyanları içeriğinden davacının iş sözleşmesinin fesih gerekçesi yapılan yönetim kararının yukarıda açıklanan ilkeler ışığında ortaya konulamadığı, hatta davalı tanığı A.. G..’ın beyanı içeriğinde davacının işe geç kalmaya başlaması gibi şahsi davranışları dolayısıyla işten çıkarıldığını düşündüğünü ifade ettiği göz önünde bulundurulduğunda davalı tarafından ileri sürülen geçerli fesih nedeni ispatlanamadığından, mahkemenin işe iadesinin reddi kararı yerinde olmayıp 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşveıence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE,
3-Davacınm kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih nedeni ve kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacınm işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 12.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.